Examples of using "Jaune" in a sentence and their turkish translations:
Ben sarı renkten hoşlanırım.
Ben sarı olanını alacağım.
Sarı kazağımı çok severim.
Bir muz sarıdır.
Araba sarıdır.
Çiçek sarıdır.
Meyve sarıdır.
Güneş sarıdır.
İşte sarı bir gül.
Bu muz sarıdır.
O, sarı evde yaşıyor.
Mary sarı bir elbise giyiyor.
O tebeşir sarı değildir.
Ben sarı kazağımı seviyorum.
Sarı rengi severim.
Sarı bir tane de var.
Bir sarı gül var.
Kalbim yeşil ve sarıdır.
Büronun kapısı sarı renklidir.
Elma kırmızı ve sarıdır.
Sarı ve yeşilin tonları
- Sarı yağmurluk giyen kız kim?
- Sarı yağmurluklu kız kim?
Evlerini parlak sarıya boyadılar.
Orada sarı bir gül var.
Sarı süt sürahisi nerede?
- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.
Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.
Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.
Kıyafeti gri, kravatı sarıydı.
Neden sarı ışık parlıyor?
Sonbaharda yapraklar sararır.
Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.
Kız saçına sarı bir kurdele takıyordu.
Bu çiçek sarı ve diğerleri mavi.
Oğlumun plâstik ördeği sarıdır.
Mary, sarı elbiseyi giyen kız.
Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
Contador, Fransa Bisiklet Turunda sarı mayoyu kazandı.
Kadını sarı bir şapkayla görmek bana bir hikayeyi hatırlattı.
Annem küçük erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.
bir çeşit kahverengimsi ,sarımsı akışkan olmayan yeşil sıvı.
Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.
Bu çirkin sarı bana senin yatak çarşafı rengini hatırlatıyor.
Nehirden gelen suyun sarı ve kahverengi arasında bir rengi vardı.
idrarın ne renk; Berrak, koyu sarı, kırmızımsı veya bira gibi kahverengi mi?
Ağacın tüm yaprakları sarardı.
Ne zaman o şişman kedi küçük sarı kuşu yedi?
Bu iki kitap arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım sarı kapaklı olanını tercih ederdim.
Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.