Examples of using "Tyttö" in a sentence and their turkish translations:
Kız atlıyor.
Ben bir kızım.
O beş yaşında.
Uslu kız!
Uslu kız.
Kız erkeği görüyor.
O inatçı bir kız.
O eğitimli bir kız .
Benim önümde bir kız göründü.
Kız paralel çubuklarda egzersiz yaptı.
Kız bana gülümsedi.
Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Kız çiçekleri kokluyor.
Kız korkudan titriyordu.
Sen sadece bir kızsın.
Bir kız beni aradı.
Bu bir kız.
Sen güzel bir kızsın.
Kız şu an çay içiyor.
Kız portakal suyu içiyor.
Genç kız şarkı söylüyor.
Kız yavaşça yürüdü.
Kız yanıma oturdu.
Sıradan bir kızım sadece.
Mary sınıfında en güzel kız.
Nancy sınıfında en uzun boylu kız.
Mary çok güzel bir kızdır.
Kızın nerede yaşadığını biliyor musun?
Ne kadar tatlı bir kız çocuğu!
Kız trafik kazasında kötü biçimde yaralandı.
Şu kız annesine benziyor.
O büyüleyici bir kız.
O mutlu olduğunu söylüyor.
Bir kız orada ağlayarak duruyordu.
O, dürüst bir kız.
Mavi paltolu kız benim kızım.
Kız marketten bir dudak parlatıcısı satın aldı.
Sonra kız beni öptü.
Ben 11 yaşında bir kızım.
Genç kız Tom'a sarıldı.
Küçük kız pencereyi açtı.
Orada duran kız kimdir?
Sen çok güzel bir kızsın.
Bu kız görünüşünü değiştirdi.
O kız kimdir?
O benim idealimdeki kız.
Küçük kız oynamıyordu.
Sebebi senin bir kız olmandır.
Mary çok güzel bir kız.
Orada ayakta duran kız Mary'dir.
Bir yemek kitabı okuyan kız Kate'tir.
Sen aptal bir kız değilsin, değil mi?
Bu köyde güzelı bir kız yaşadı.
Tatoeba bir kız bile değil.
Elena sınıftaki en uzun kız.
- Sarı saçlı bir kız seni görmeye geldi.
- Sarı saçlı bir kız sizi görmeye geldi.
Kız hemen hemen ölen anneme benziyor.
Bir kız kapıyı çalmama cevap vermede kapıyı açtı.
Evet, utangaç bir kızdı.
Kız bana bir kırmızı beyaz gül getirdi.
Parkta siyah saçlı, güzel bir kadın vardı.
Arabandaki kız kimdir?
Piyano çalan kız Akiko'dur.
Güzel kız yüzünden dikkati dağılmıştı.
Bir kız rüzgârda akan saçlarıyla koşarak geldi.
Mary güzel bir kız, değil mi?
Oğlan ve kız birbirlerini tanıyor gibi görünüyor.
Kız kazadan sonra gözle görülür biçimde sarsıldı.
Bu kız İngilizce ve Almanca konuşur.
Bikinili güzel kız sahilde bir göz açıcı idi.
Onu aradım ama bir kız telefona cevap verdi.
Mary tanıdığım en güzel kız.
Piyano çalan kızın adı Akiko'dur.
O ona çimdik attı.
Tom'la konuşan kız Mary'dir.
Şu ana kadar öptüğüm ilk kızdın.
Kız ayağa fırladı ve odadan ayrıldı.
Kız bana bir kırmızı ve bir beyaz gül getirdi.
Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.
O, göründüğü kadar genç değil.
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel kızsın.
O kız güzelden çok şirin.
Kız ve ailesi çok sempatik.
Bir eşarp takan o kız bakire.
- Mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
Kız şarkı söyleyip dans ediyor ve sonra bana gülüyor.
Meg kot pantolon giyen tek kızdı.
O, şarkı söyleyemez.
Ben normal bir kızım. Benim herhangi bir süper gücüm yok.
Bir kızın benimle ilgilenip ilgilenmediğini nasıl bilirim?
Bir kızın benden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl bilebilirim?
Mary şimdiye kadar aşık olduğum tek kız.
Dorenda gerçekten iyi bir kız. Kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
O, en güzel kız.
Sen küçük bir kızken sık sık Betty'nin evine çaya gittiğini hatırlıyorum.
Parkta siyah saçlı, güzel bir kadın vardı.
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
O yine ayağa kalktığında kız ve keçi gözden kaybolmuştu.