Examples of using "Heidät" in a sentence and their turkish translations:
Onları alalım.
Onlar tahliye edilmişti.
Onları canlı istiyorum.
Onları uyandır.
- Onlar öldürüldü.
- Öldürüldüler.
Onları bulabildin mi?
Onları tutuklamamız gerekir mi?
Onları durdur.
Onları nerede öldürdün?
Onlar arkada bırakıldı.
Onları şaşırttım.
Tom onları bulacak.
Onları durduracağız.
Onlar tutuklandı.
Onlara ofisimi göster.
Onları sen öldürdün.
Onlar geri çekilmeye zorlandı.
Onları nerede gördün?
Onları nerede kestin?
Onlar ayrılmış.
Onları uyandırdım.
Onları bulmalıyım.
Yiyecek yokluğu onları çok acıktırdı.
Onları ilk olarak ne zaman gördünüz.
O onlara tutukluyu serbest bırakmasını emretti..
Onları tanıyan tek kişi benim.
Kendileri için çalışmak üzere serbest bırakıldılar.
Biz otobüs terminalinde kazara onlarla karşılaştık.
Onları sık sık görürüm.
Bütün erkekler bir çocuktur ve bir aile. Aynı hikaye onları yatmaya gönderir ve onları sabah uyandırır.
Onları durdurmak için bir şey yapamaz mısın?
Onları bulacağım.
Bir ejderha tarafından yenildiler.
Onları görüş alanımdan çıkarın.
Diktatörler oylanamaz, onlar dışarı atılmalı.
Onları Tom'a götüreceğim.
Kadınlar kendilerini özel hissettiren erkekler gibidir.
Tom'un bir tek yumurta ikizi var ve az insan onları ayırt edebilir.
Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.
"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!