Translation of "Thomas" in Turkish

Thomas swam.

Thomas yüzdü.

Thomas likes Anna, but Anna doesn't like Thomas.

Thomas Anna'yı seviyor, ama Anna Thomas'ı sevmiyor.

Thomas can't leave.

Thomas terk edemez.

I phone Thomas.

Ben Thomas'a telefon ediyorum.

Thomas loves cars.

Thomas arabaları sever.

Thomas almost slipped.

Thomas neredeyse kaymıştı.

Did Thomas know?

Tom biliyor muydu?

Thomas, make some effort!

Thomas, biraz gayret et!

Did Thomas get sick?

Thomas hastalandı mı?

Thomas closed the shop.

Thomas dükkanı kapattı.

Don't despair, ask Thomas!

Umudunu kesme, Thomasa'a sor!

We're both named Thomas.

İkimizin de ismi Thomas.

Thomas accepted without question.

Thomas sorgulamadan kabul etti.

Miss Thomas teaches us history.

- Bayan Thomas bize tarih dersi veriyor.
- Bayan Thomas tarih dersimize giriyor.

Thomas is watching a movie.

Thomas bir film izliyor.

Miriam wanted to marry Thomas.

Miriam Thomas'la evlenmek istiyordu.

Thomas does not eat fish.

Thomas balık yemez.

Mrs Thomas taught us history.

Bay Thomas bize tarih dersi verdi.

I almost collided with Thomas.

Ben neredeyse Thomas'la çarpışıyordum.

Tom is short for Thomas.

- Tom Thomas için kısa.
- Tom Thomas'ın kısaltılmış halidir.

You're a friend of Thomas.

Sen Thomas'ın bir arkadaşısın.

They named their child Thomas.

Onlar çocuklarına Thomas adını verdiler.

I know where Thomas lives.

Thomas'ın nerede yaşadığını biliyorum.

Thomas, what are you doing?

Thomas, ne yapıyorsun?

Thomas had an erotic dream.

Thomas erotik bir rüya gördü.

Thomas was named after his father.

Thomas'a babasının adı verildi.

Thomas Edison invented the light bulb.

- Thomas Edison, ampulü icat etmiştir.
- Thomas Edison ampulü icat etmiştir.
- Thomas Edison ampulü icat etti.

Thomas Edison invented the electric lightbulb.

Thomas Edison, elektrik lambasını icat etti.

Thomas rides a fixed-gear bicycle.

Thomas sabit vites bisiklet sürer.

Thomas is a man of action.

Thomas bir eylem adamıdır.

I gave Thomas milk and cookies.

Thomas'a süt ve kurabiye verdim.

Thomas didn't consider him very intelligent.

Thomas onu çok zeki görmedi.

Thomas is not wearing a shirt.

Thomas bir gömlek giymiyor.

Thomas woke up with a headache.

Thomas baş ağrısıyla uyandı.

Thomas was red like a lobster.

Thomas ıstakoz gibi kırmızıydı.

The poet and mystic Thomas Merton said,

Şair ve mutasavvıf Thomas Merton der ki:

And in the landscape of Thomas Jefferson,

Ve Thomas Jefferson parkında,

Mr Thomas is a very able teacher.

Bay Thomas gerçekten çok yetenekli bir öğretmen.

We named him Thomas after his grandfather.

Dedesine hürmeten ona Thomas adını koyduk.

I'm talking on the phone with Thomas.

Thomas'la telefonda konuşuyorum.

I'll try and find Thomas for you.

Senin için Thomas'ı bulmaya çalışacağım.

Thomas has been vomiting the entire night.

Thomas bütün gece kusuyordu.

Thomas did not answer my text messages.

- Thomas kısa mesajıma cevap vermedi.
- Thomas kısa mesajımı yanıtlamadı.

Thomas likes Anna, but she doesn't like him.

Thomas Anna'yı seviyor, ama o onu sevmiyor.

Thomas has one major flaw: he is selfish.

Thomas'ın büyük bir kusuru var: o, bencildir.

Thomas lives in France but works in Belgium.

Thomas, Fransa'da yaşar ama Belçika'da çalışır.

Thomas and Marie are entirely renovating their home.

Thomas ve Marie evlerini tümüyle restore ediyorlar.

Is Thomas a common name where you live?

Thomas yaşadığın yerde yaygın bir isim mi?

Thomas was born in São Paulo in Brasil.

Thomas, Brezilya'daki Sao Paulo'da doğdu.

Thomas lifted his head and saw two people.

Thomas başını kaldırdı ve iki kişi gördü.

Mr. Thomas will be able to solve the problem.

Bay Thomas sorunu çözebilecek.

- A crocodile has eaten Tom.
- A crocodile ate Thomas.

Bir timsah Thomas'ı yedi.

We all regard Thomas Edison as a great inventor.

Hepimiz Thomas Edison'a büyük bir mucit gözüyle bakarız.

Thomas is just the man I was looking for.

Thomas tam aradığım adam.

Tell me the truth, Thomas. Do not lie to me.

Bana doğruyu söyle, Thomas. Bana yalan söyleme.

- Thomas has a half-sister.
- Tom has a half-sister.

Tom'un bir tane üvey kız kardeşi vardır.

Thomas jumped up, as if his friend were a ghost.

Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.

Thomas asked his parents to buy him a faster computer.

Thomas ebeveynlerinden ona daha hızlı bir bilgisayar satın almalarını rica etti.

Thomas Jefferson left the White House in March of 1809.

Thomas Jefferson 1809'un Mart ayında Beyaz Saray'dan ayrıldı.

My name is Thomas, but you can call me Tom.

Benim adım Thomas ama siz bana Tom diyebilirsiniz.

Thomas has a picture of his family on his desk.

Thomas'ın, masasının üzerinde ailesinin bir fotoğrafı var.

Mr. Thomas had no objection to Mr. White being elected chairman.

Bay White'ın başkan seçilmesine Bay Thomas'ın hiç itirazı yoktu.

Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.

Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.

My mother calls me Thomas, but everyone else calls me Tom.

Annem bana Thomas der ama herkes beni Tom diye çağırır.

Thomas asked me, "Didn't Alice see Mary the day before yesterday?"

Thomas bana "Alice önceki gün Mary'yi görmedi mi?" diye sordu.

- Tom took Mary to the doctor's.
- Thomas took Maria to the doctor.

Tom Mary'yi doktora götürdü.

I've read that Thomas Edison's last words were "It's very beautiful over there."

Thomas Edison'un son sözlerinin "Orada olmak çok güzel."olduğunu okudum.

So I've brought Omoyele Thomas on who's going to be voicing over for me

bu yüzden Omoyele Thomas'ı seslendirme yapması için getirdim,

- Tom was eaten by a crocodile.
- A crocodile has eaten Tom.
- A crocodile ate Thomas.
- A crocodile ate Tom.

Bir timsah Tom yemiş.

Thomas A. Edison so loves his work that he sleeps an average of less than four hours of each twenty-four.

Thomas A. Edison işini öylesine sever ki ortalama olarak 24 saatte 4 saatten daha az uyur.