Translation of "Textbooks" in Turkish

Textbooks are expensive.

Ders kitapları pahalı.

I left my textbooks somewhere.

Ders kitaplarımı bir yerde bıraktım.

The students burned their textbooks.

Öğrenciler defterlerini yaktı.

Why are textbooks so expensive?

Okul kitapları neden bu kadar pahalı?

My textbooks cost a lot.

Ders kitaplarım çok paraya mal olmaktadır.

- Language textbooks often contain only good people.
- Language textbooks often feature only good people.

Dil ders kitapları sadece iyi insanları ön plana çıkarmaktadır.

Where do we get the textbooks?

Ders kitaplarını nereden alırız?

The school provided us with textbooks.

Okul bize ders kitapları sağladı.

They sell textbooks at the bookstore.

Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.

Where do you keep your textbooks?

Ders kitaplarının nerede saklıyorsunuz?

Tom has written a few textbooks.

Tom birkaç ders kitabı yazdı.

Tom has co-authored three textbooks.

Tom üç ders kitabını ortak yazdı.

This school supplies students with textbooks.

Bu okul öğrencilere ders kitabı imkanı sağlıyor.

- I gave my old French textbooks to Tom.
- I gave Tom my old French textbooks.

Eski Fransızca ders kitaplarımı Tom'a verdim.

Listen to me with your textbooks closed.

Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.

Tom needs money to buy some textbooks.

Tom'un bazı ders kitaplarını satın almak için paraya ihtiyacı var.

I'm looking for textbooks on feminist sociology.

Feminist sosyoloji hakkında ders kitapları arıyorum.

Language textbooks often contain only good people.

Dil ders kitapları çoğunlukla sadece iyi insanlar içerirler.

Students here get their textbooks for free.

Buradaki öğrenciler ders kitaplarını ücretsiz alırlar.

This school supplies textbooks to its students.

Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.

Taro ordered some English conversation textbooks from London.

Taro, Londra'dan bazı İngilizce konuşma ders kitapları ısmarladı.

I got rid of all my old textbooks.

Bütün eski ders kitaplarımdan usandım.

I just got my textbooks for this semester.

Ben az önce bu dönemin ders kitaplarımı aldım.

We'll send the textbooks in three different lots.

Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.

I left my textbooks in the lunch room.

Ders kitaplarımı yemek odasında bıraktım.

In language textbooks, there are often only good people.

Dil ders kitaplarında, genellikle sadece iyi insanlar vardır.

Tom has a pile of textbooks on his desk.

Tom'un masasında bir yığın ders kitabı var.

But these are skills that they've learned mostly from textbooks,

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

I gave him three textbooks in exchange for his help.

Yardımına karşılık, ona üç kitap verdim.

The students of this school can get textbooks for free.

Bu okulun öğrencileri ders kitaplarını ücretsiz alabilirler.

How much money do you spend on textbooks per semester?

Bir dönemde, okul kitaplarına ne kadar para harcıyorsun?

Some parents complained about the nude pictures in their children's textbooks.

Bazı anne-babalar, çocuklarının ders kitaplarındaki çıplak resimler hakkında şikâyette bulundu.

The girl was carrying several books. Not textbooks, but thick hardback books.

Kız birkaç kitap taşıyordu. Ders kitapları değil, ama kalın ciltli kitaplar.

If you leave your textbooks at school during the break, they'll get confiscated.

Kitaplarınızı mola anında okulda bırakırsanız, onlar toplatılırlar.

I want you to put down the magazines, the textbooks and everything else.

Dergileri, ders kitaplarını ve her şeyi bir kenara koymanı istiyorum.

Of course, I learnt about China from textbooks when I was in Japan, but what I see for myself in China is completely different from what is described in those textbooks.

Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.

Hah! I wish my all my textbooks were $40! Some of them are almost $100!

Oh! Keşke bütün ders kitaplarım 40 dolar olsa, onlardan bazıları neredeyse 100 dolar.

Tom had never had time to read anything other than textbooks when he was a student.

Tom öğrenciyken ders kitaplarının dışında bir şey okuyacak zamanı yoktu.