Translation of "Storm" in Turkish

- The storm abated.
- The storm let up.

Fırtına sakinleşti.

The storm broke.

- Fırtına patladı.
- Fırtına çıktı.

The storm continued.

Fırtına devam etti.

The storm abated.

- Fırtına yatıştı.
- Fırtına dindi.

- This storm, too, shall pass.
- This storm will also pass.

Bu fırtına da geçecek.

Storm clouds are brewing...

Fırtına bulutları toplanıyor.

A storm is brewing.

Bir fırtına patlamak üzeredir.

Nobody mentioned a storm.

Kimse bir fırtınadan söz etmedi.

That was some storm.

O, bir fırtınaydı.

It's a monster storm.

Dev gibi bir fırtına.

The storm is dangerous.

Fırtına tehlikelidir.

There's a storm coming.

- Bir fırtına geliyor.
- Önümüzde bir fırtına var.
- Gelen bir fırtına var.

A storm is imminent.

Bir fırtına yakındır.

A storm is coming.

Bir fırtına geliyor.

Storm in a teacup.

Bir bardak suda fırtına koparıyorsun.

The storm was bad.

Fırtına kötüydü.

There's a storm incoming.

Gelen bir fırtına var.

- The storm has done no harm.
- The storm didn't cause any damage.

Fırtına hiçbir hasara neden olmadı.

- Tom is afraid of the storm.
- Tom was afraid of the storm.

Tom fırtınadan korkuyordu.

That was no ordinary storm.

O, sıradan bir fırtına değildi.

The storm brought heavy losses.

Fırtına ağır kayıplar getirdi.

The storm sank the boat.

Fırtına tekneyi batırdı.

We had a storm yesterday.

Dün bir fırtına yaşadık.

I love this solar storm.

Ben bu güneş fırtınasını seviyorum.

The storm has died down.

Fırtına hafifledi.

A dust storm is coming.

Bir kum fırtınası yaklaşıyor.

I slept through the storm.

Ben fırtına sırasında uyudum.

The storm has gradually abated.

Fırtına yavaş yavaş dinginleşti.

The storm remitted its fury.

Fırtına onun öfkesini azalttı.

Outside, the storm was rumbling.

Dışarıda fırtına gürlüyordu.

The storm is getting worse.

Fırtına kötüleşiyor.

The storm rattled the shutters.

Fırtına kepenkleri takırdattı.

They braved the snow storm.

Onlar kar fırtınasına cesaretle karşı koydular.

This wind announces a storm.

Bu rüzgar bir fırtınanın habercisidir.

The storm stopped the train.

Fırtına, treni durdurdu.

There's a big storm coming.

Gelen büyük bir fırtına var.

The storm eventually blew through.

Fırtına sonunda dindi.

This storm is getting serious.

Bu fırtına ciddileşiyor.

The storm damaged many windows.

Fırtına birçok pencereye zarar verdi.

The storm didn't last long.

Fırtına fazla sürmedi.

- We are going to have a storm.
- We're going to have a storm.

Bir fırtınaya yakalanacağız.

- There is going to be a storm.
- There's going to be a storm.

Bir fırtına olacak.

- After the storm, the sea was calm.
- The sea after the storm was calm.

Fırtına sonrası deniz sakindi.

- This is the calm before the storm.
- It is the calm before the storm.

Bu fırtınadan önceki sessizliktir.

The storm sent the temperature down.

Fırtına, sıcaklığı düşürdü.

After a storm comes a calm.

Her yokuşun bir inişi vardır.

We were caught in a storm.

Biz bir fırtınaya yakalandık.

The boat sank during the storm.

Tekne fırtına sırasında battı.

The storm became even more violent.

Fırtına daha da şiddetlendi.

After a storm comes the calm.

Bir fırtınadan sonra sakinlik gelir.

After the storm, it was calm.

Fırtınadan sonra, hava sakindi.

How long will the storm last?

Fırtına ne kadar sürecek?

The storm caused a power outage.

Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.

Let's get out of the storm.

Fırtınadan kurtulalım.

There's a big storm on way.

Yolda büyük bir fırtına var.

An ice storm is coming in.

Bir buz fırtınası geliyor.

A storm was approaching our town.

Bir fırtına kentimize yaklaşıyor.

The electricity failed during the storm.

Fırtına esnasında elektrik kesildi.

The storm developed into a typhoon.

Fırtına bir tayfuna dönüştü.

Sow the wind, harvest the storm.

Rüzgar eken fırtına biçer.

The storm blew down a tree.

Fırtına bir ağacı devirdi.

Did the storm cause any damage?

Fırtına herhangi bir hasara neden oldu mu?

The storm prevented me from leaving.

- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.

I am ready for the storm.

Ben fırtına için hazırım.

The storm raged for three days.

Fırtına üç gün şiddetle devam etti.

The storm shouldn't affect our plans.

Fırtına planlarımızı etkilememeli.

The storm is gathering in intensity.

Fırtına yoğunlaşıyor.

The storm is coming our way.

Fırtına yolumuza geliyor.

The storm blew for two days.

Fırtına iki gün boyunca esti.

Lightning can occur during a storm.

Yıldırım bir fırtına anında oluşabilir.

The storm severely damaged the crops.

Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.

The storm has caused terrible damage.

Fırtına korkunç hasara neden oldu.

It wasn't much of a storm.

Büyük bir fırtına değildi.

We got caught in the storm.

Biz fırtınaya yakalandık.

There was a storm that night.

O gece bir fırtına vardı.

The storm will damage the crops.

Fırtına bitkilere zarar verecek.

There was a storm last night.

Dün gece bir fırtına vardı.

How long will this storm last?

Bu fırtına ne kadar sürecek?

How long did the storm last?

Fırtına ne kadar sürdü?

Sami's ship sank in a storm.

Sami'nin gemisi bir fırtınada battı.

Tom was frightened by the storm.

Fırtına Tom'u korkuttu.

Thank God the storm is over.

Tanrıya şükür fırtına bitti.

Tom is afraid of the storm.

Tom fırtınadan korkuyor.

The storm took everyone by surprise.

- Fırtına herkesi gafil avladı.
- Fırtına herkesi hazırlıksız yakaladı.

They were frightened by the storm.

Fırtınadan korkuyorlardı.

- On account of the storm, he didn't arrive.
- As a result of the storm, he didn't arrive.
- Due to the storm, he didn't arrive.

Fırtına nedeniyle, o gelmedi.

- In spite of the storm, he went out.
- He went out in spite of the storm.

- Fırtınaya rağmen dışarı çıktı.
- Fırtınaya rağmen o dışarıya çıktı.

His absence was due to the storm.

Onun yokluğu fırtına yüzündendi.

There was a violent storm at sea.

Denizde şiddetli bir fırtına vardı.

The roof was damaged by the storm.

Çatı fırtınadan zarar görmüştü.

There is a threat of a storm.

Fırtına tehlikesi var.

He departed in spite of the storm.

O, fırtınaya rağmen yola çıktı.

There is going to be a storm.

Bir fırtına olacak.