Examples of using "Sir" in a sentence and their turkish translations:
Emredersiniz komutanım!
Merhaba bayım!
Olumlu, efendim.
Evet efendim.
Başka bir şey var mı efendim?
Teşekkür ederim bayım.
Bu taraftan, efendim.
"Evet, bayım." dedi Tony.
Siz Çinli misiniz, bayım?
- İşte faturanız, efendim.
- İşte hesabınız, efendim.
Lütfen buyurun efendim.
Lütfen içeri girin, efendim.
Daha sonra tekrar gelin, efendim.
Bu doğru mu, efendim?
- Bana sör demene gerek yok.
- Bana bayım diye hitap etmene gerek yok.
- Beni çağırmışsınız, müdürüm?
- Beni mi istemiştiniz efendim?
söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom
Hizmetinizdeyim, efendim.
Onu yapamam, efendim.
İsminiz nedir, beyefendi?
Efendim, içki mi içiyorsunuz?
Masanız hazır, efendim.
Şimdi gidebilirsiniz, efendim.
Bayım, biz sipariş vermek için hazırız.
Lütfen oturun, beyefendi.
Bayım, bu çekler sahte.
Hayır, ben Almanım bayım.
Geçemezsiniz, bayım.
Size yardım edebilir miyim, efendim?
Siz doktor musunuz, efendim?
- Bir sorun mu var efendim?
- Bir sorun mu var, efendim?
- Bir problem mi var, efendim?
Beyfendi bana yardım edebilir mi?
Kahve ister misiniz, efendim?
ama elin yabancısı yapınca da vay efendim kaka vay efendim kötü
kadar kolay olabilir.
Teşekkür ederim, bayım.
Bunu nasıl biliyorsunuz, efendim?
Size bir şeye getirebilir miyim, efendim?
Dışarı çıkabilir misiniz, lütfen, efendim?
Efendim, yardımınıza ihtiyacımız var lütfen.
Oturur musunuz, bayım?
Bizimle gelir misiniz efendim?
Bayım, nereye gidiyorsunuz?
- Herhangi bagajınız var mı, efendim?
- Hiç bagajınız var mı, efendim?
Nezaketin için teşekkür ederim bayım.
"Beyefendi, nerelisiniz?""Japonya."
Size nasıl yardım edebilirim, beyefendi?
Bir şilin alabilir miyim, efendim?
Bu son tren, efendim.
Sahip olduğunuz her şey bu mudur, bayım?
O size yakın mı yaşıyor, efendim?
Sir William fazla konuşmadı.
Randevunuz var mı, efendim?
Hizmetinizdeyim, sevgili efendim!
Efendim, polisi çağırmam gerekiyor mu?
Ne arıyorsunuz bayım?
Sürücü belgenizi görebilir miyim, efendim?
Lütfen bana kendinizden söz edin Bay Anthony.
Nereye gitmek istiyorsunuz, bayım?
Tom hemen sizi görmek istiyor, efendim.
Üzgünüm bayım. Erken kapanıyoruz.
Sizinle tanışmak bir zevkti, efendim.
Bir iş arıyorum, efendim.
Ben sizinle tamamen aynı fikirdeyim, bayım.
Masanızı paylaşmamın bir sakıncası var mı, bayım.
Lütfen arabadan inin, bayım.
Ve sizin için efendim; bir çorba, belki?
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Siz yokken bir beyefendi aradı, efendim.
- Bir beyefendi sizin yokluğunuzda aradı, efendim.
Nereye gitmek istersiniz, efendim?
Bugün size nasıl yardımcı olabilirim, efendim?
Sizin için özel bir şeyimiz var, efendim.
"Üzgünüm efendim." "Tamam, ama tekrar yok"
Sizin için ne yapabilirim, bayım?
Üzgünüm efendim. Bir hata olmuş olmalı.
"Sizi, şimdi konuşturmayacağım.
Bayım, mürekkeple yazmak zorunda mıyız?
Beyefendi, valizlerinizi hızlı bir şekilde kontrol edebilir miyiz lütfen?
Sir Humphry Davy- en büyük kimyagerlerden biri.
Affedersiniz bayım, bu gece içiyor musunuz?
Günaydın efendim! Size Mutlu Noeller!
Partinizde kaç kişi var, efendim?
Efendim, sizin için özel bir şeyimiz olacak.
"Eeee, psikiyatrist tarafından daha önce tedavi edildiniz mi?"
Poyraz Ölmez beyefendi size kötü bir haberim var
Lütfen kızmayın, efendim! Ben yeni bir işçiyim!
Size bir fincan kahve getirebilir miyim, efendim?
Pekala, efendim. Salata barı orada.
Bayım, çakmağınızı masada unuttunuz.
Hayalet diye bir şey yoktur, efendim.
Katip "Sizin için ne yapabilirim, efendim?" dedi.
Bayım, arabanı buraya park etmene izin verilmiyor.
"Çay nasıl, genç efendim?" "Olağanüstü, sevgili Jeeves'im, olağanüstü."
Üzgünüm efendim ama ceket ve kravat mecburidir.
Beyefendi, ayağa kalkar mısınız, sahneye gelmenize gerek yok, bunlara bakın lütfen,