Translation of "Chinese" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Chinese" in a sentence and their turkish translations:

- I am Chinese.
- I'm Chinese.

- Ben Çinliyim.
- Çinliyim.

- He studies Chinese.
- He's learning Chinese.
- He's studying Chinese.

O Çince öğreniyor.

- She speaks Chinese.
- He speaks Chinese.
- He speaks Standard Chinese.
- She speaks Standard Chinese.

O Çince konuşuyor.

- He studies Chinese.
- He's studying Chinese.

O Çince eğitimi görüyor.

- We study Chinese.
- We're learning Chinese.

Çince öğreniyoruz.

- We're learning Chinese.
- We're studying Chinese.

Çince öğreniyoruz.

- She speaks Chinese.
- He speaks Chinese.

O Çince konuşuyor.

He's Chinese.

- O Çinli.
- O, Çinlidir.

She's Chinese.

O, Çinlidir.

- I am learning Chinese.
- I'm learning Chinese.

Çince öğreniyorum.

- We ordered Chinese food.
- We ordered Chinese.

Biz Çince sipariş ettik.

- He studies Chinese as well.
- He studies Chinese too.
- He also studies Chinese.

O da Çince öğreniyor.

- I love Chinese food.
- I like Chinese food.

Ben Çin yemeğini seviyorum.

Although he is Chinese, he doesn't speak Chinese.

O, Çinli olmasına rağmen Çince konuşmuyor.

- She studies Chinese too.
- She's learning Chinese, too.

O da Çince öğreniyor.

- Do you speak Chinese?
- Can you speak Chinese?

Çince konuşur musun?

Are you Chinese?

Sen Çinli misin?

I am Chinese.

Ben Çinliyim.

I teach Chinese.

Ben Çince öğretirim.

She reads Chinese.

O, Çince okur.

She speaks Chinese.

- O Çince konuşuyor.
- O Çince konuşur.

She writes Chinese.

O Çince yazar.

He studies Chinese.

O Çince eğitimi görüyor.

We're learning Chinese.

Çince öğreniyoruz.

I write Chinese.

Çince yazıyorum.

He is Chinese?

O, Çinli mi?

We're studying Chinese.

- Biz Çince çalışıyoruz.
- Biz Çince okuyoruz.

He's learning Chinese.

O Çince öğreniyor.

He speaks Chinese.

O Çince konuşuyor.

Mary understands Chinese.

Mary Çince'yi anlar.

He's studying Chinese.

O Çince öğrenimi görüyor.

Tom looks Chinese.

- Tom, Çinli gibi görünüyor.
- Tom, Çinliye benziyor.

I'm not Chinese.

Çinli değilim.

Tom reads Chinese.

Tom Çince okuyor.

Who's only Chinese?

Kim yalnızca Çinli?

- I don't speak Chinese.
- I do not speak Chinese.

Çince konuşmam.

Europe's Chinese food is nothing like China's Chinese food.

Avrupa'nın Çin yemekleri, Çin'in Çin yemekleri gibi değildirler.

- Mary understands Chinese.
- Mary understands Mandarin.
- Mary understands Standard Chinese.

Mary Çince'yi anlar.

- Do you speak Chinese well?
- Can you speak Chinese well?

İyi Çince konuşabilir misin?

- I am learning Chinese.
- I'm learning Chinese.
- I'm learning Mandarin.

Çince öğreniyorum.

What is the difference between simplified Chinese and traditional Chinese?

Basitleştirilmiş Çince ve geleneksel Çince arasındaki fark nedir?

When I say that those girls are Chinese, they're Chinese.

Ben ne zaman o kızların çinli olduğunu söylersem, onlar çinlidir.

- He studies Chinese as well.
- He is also studying Chinese.

- O ayrıca Çince öğrenimi yapıyor.
- O da Çince çalışıyor.

You study Chinese history.

Çin tarihi öğrenimi yapıyorsun.

Santa Claus is Chinese.

Noel Baba Çinli.

Mr. Wang is Chinese.

Bay Wang Çinlidir.

I can speak Chinese.

Çince konuşabilirim.

He can speak Chinese.

O Çince konuşabilir.

I like Chinese food.

- Çin mutfağını severim.
- Çin yemeğini severim.
- Ben Çin yemeğini severim.

He's a Chinese-American.

- O Çin kökenli bir Amerikalı.
- O Çin asıllı bir Amerikalı.

She likes Chinese food.

O Çin yemeklerini sever.

It's a Chinese company.

O bir Çin şirketi.

We've ordered Chinese food.

Çin yemeği sipariş ettik.

We ordered Chinese food.

Biz Çin yemeği ısmarladık.

Weren't they speaking Chinese?

Çince konuşmuyorlar mıydı?

Because I speak Chinese.

Çünkü Çince konuşuyorum.

He speaks Chinese fluently.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

Do you speak Chinese?

Çince konuşur musun?

My wife is Chinese.

Karım Çinlidir.

Can you speak Chinese?

Çince konuşabilir misin?

I ordered Chinese food.

Çin yemeği sipariş ettim.

Do you understand Chinese?

Çince anlıyor musun?

Tom likes Chinese food.

Tom Çin yemeklerini sever.

Are you learning Chinese?

Çince mi öğreniyorsun?

This is Chinese food.

Bu Çin yemeğidir.

Are you Chinese, sir?

Siz Çinli misiniz, bayım?

We like Chinese food.

Biz Çin yemeğini severiz.

Chinese girls are cute.

Çinli kızlar tatlıdır.

It's Chinese to me.

Bu benim için bir Çinli.

My girlfriend is Chinese.

Kız arkadaşım Çinli.

This man is Chinese.

Bu adam Çinli.

The teacher is Chinese.

Öğretmen Çinlidir.

My parents are Chinese.

Anne ve babam Çinlidirler.

It's a Chinese name.

O bir Çinli adıdır.

My Chinese is terrible.

Çincem çok kötü.

She's learning Chinese, too.

O da Çince öğreniyor.

Do you know Chinese?

Çince biliyor musun?

- I have never eaten Chinese food.
- I've never eaten Chinese food.

Ben hiç Çin yemeği yemedim.