Translation of "Sidewalk" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Sidewalk" in a sentence and their turkish translations:

Tom walked along the sidewalk.

Tom kaldırım boyunca yürüdü.

Tom walked down the sidewalk.

Tom kaldırımdan aşağı indi.

The sidewalk is well maintained.

Kaldırım iyi korunmuştur.

- Tom found a wallet on the sidewalk.
- Tom found a purse on the sidewalk.

Tom kaldırımda bir cüzdan buldu.

Tom is walking up the sidewalk.

Tom kaldırımdan yukarı doğru yürüyor.

Tom is walking down the sidewalk.

Tom kaldırımdan aşağıya yürüyor.

Tom saw something on the sidewalk.

Tom kaldırımda bir şey gördü.

Tom looked down at the sidewalk.

Tom kaldırıma baktı.

The flower pot crashed to the sidewalk.

Çiçek saksısı kaldırıma düştü.

The sidewalk was covered with fallen leaves.

Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.

Tom walked slowly down the busy sidewalk.

Tom işlek kaldırımdan yavaşça aşağıya doğru yürüdü.

There was a sunshade over the sidewalk.

Kaldırımda bir şemsiye vardı.

I found a coin on the sidewalk.

Kaldırımda bozuk para buldum.

Tom was lying unconscious on the sidewalk.

Tom kaldırımda baygın yatıyordu.

He parked his car beside the sidewalk.

O, arabasını kaldırımın yanına park etti.

Don't ride your bicycle on the sidewalk.

- Bisikletini kaldırımda sürme.
- Bisikletinizi kaldırımda kullanmayın.

Tom rides his bicycle on the sidewalk.

Tom bisikletini kaldırımda sürüyor.

Tom and Mary walked down the busy sidewalk.

Tom ve Mary yoğun kaldırımdan aşağıya doğru yürüdü.

I slipped and fell on the icy sidewalk.

- Buzlu kaldırımda kayıp düştüm.
- Buzlu kaldırımda kaydım ve düştüm.

There's ice on the sidewalk and it's slippery.

Kaldırımda buz var ve orası kaygandır.

Tom stood on the sidewalk talking to Mary.

Tom Mary ile konuşurken kaldırımda durdu.

Tom found a wallet lying on the sidewalk.

Tom kaldırımda duran bir cüzdan buldu.

You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.

Kaldırımda bisiklete binmemelisin.

- The sidewalk is slippery.
- The pavement is slippery.

Kaldırım kaygandır.

I saw Tom pushing a stroller down the sidewalk.

Tom'un kaldırımdan aşağı bir bebek arabası ittiğini gördüm.

Tom was seated at a table by the sidewalk.

Tom kaldırım kenarında bir masaya oturmuştu.

The children drew pictures on the sidewalk with chalk.

Çocuklar kaldırım üzerine tebeşirle resimler çizdiler.

She found her sister sprawled unconscious on the sidewalk.

O, kız kardeşini kaldırımda bilinçsizce yatarken buldu.

She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.

O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.

People walk on the sidewalk. Cars cross the streets.

İnsanlar kaldırımda yürür. Arabalar caddeleri geçer.

You must not ride your bike on the sidewalk.

- Bisikletinizi kaldırımda sürmemelisiniz.
- Bisikletinizi kaldırımda kullanmamalısınız.

Some people moved to the other side of the sidewalk,

Bazı insanlar kaldırımın diğer tarafına geçti,

Tom showed me the money he found on the sidewalk.

Tom bana kaldırımda bulduğu parayı gösterdi.

88 percent less likely to be mowed down on the sidewalk,

kaldırımda araba çarpması riski %88 daha az,

They were clearing the snow from the sidewalk with a shovel.

Onlar kürekle kaldırımdan karı temizliyorlardı.

This sidewalk is a lot narrower than the one across the road.

Bu kaldırım caddenin karşısındakinden daha dar.

Tom was gunned down on the sidewalk in front of his house.

Tom evinin önünde kaldırımda vuruldu.

Tom stooped to pick up a coin he saw on the sidewalk.

Tom kaldırımda gördüğü madeni parayı almak için durdu.

There is a lot of old chewing gum stuck to the sidewalk.

Kaldırıma yapışmış birçok eski sakız var.

I'll be waiting for you on the sidewalk in front of the concert hall.

Konser salonunun önündeki kaldırımda seni bekliyor olacağım.

- One shouldn't ride a bicycle on the pavement.
- You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.

Kaldırımda bisiklete binmemelisin.

Tom knew it was safer to walk on the sidewalk, but he walked down the center of the road.

Tom kaldırımda yürümenin daha emniyetli olduğunu biliyordu ama yolun merkezinde yürüdü.

- Tom found a wallet on the sidewalk.
- Tom found a wallet on the pavement.
- Tom found a wallet on the footpath.

Tom kaldırımda bir cüzdan buldu.

Earlier, as I was walking down the sidewalk, a car drove by and splashed water on me. Look at this! My skirt and shoes are all muddy.

Daha önce, kaldırımda yürürken bir araba sürdü ve üzerime su sıçradı. Şuna bak! Eteğim ve ayakkabılarımın hepsi çamurlu.