Examples of using "Scarce" in a sentence and their turkish translations:
İşler azdır.
Tek kıt olan paraydı.
- Sırra kadem basacağım.
- Ortadan kaybolacağım.
Günümüzde kahve azdır.
Ağaçlar çok nadirdi.
Buralarda yiyecek sınırlı mı?
Elmalar bu yıl az.
Benzin buralarda azdır.
Bilgi sınırlıdır; bilgelik daha sınırlı.
Yağmur bu ülkede seyrektir.
Su, bu alanda azdır.
Bu ülkede petrol sınırlıdır.
Her şekilde okyanus verisi az.
Telefon kulübeleri burada çok az bulunur.
Suyun çok az olduğu Batı Teksas'ta yaşıyorum.
Yiyecek çok sınırlıysa, öyleyse neden Gandhi henüz ölmedi?