Translation of "Scarce" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Scarce" in a sentence and their turkish translations:

Jobs are scarce.

İşler azdır.

Only money was scarce.

Tek kıt olan paraydı.

I'll make myself scarce.

- Sırra kadem basacağım.
- Ortadan kaybolacağım.

Nowadays coffee is scarce.

Günümüzde kahve azdır.

The trees were very scarce.

Ağaçlar çok nadirdi.

Is food scarce around here?

Buralarda yiyecek sınırlı mı?

Apples are scarce this year.

Elmalar bu yıl az.

Gasoline is scarce around here.

Benzin buralarda azdır.

Knowledge is scarce; wisdom is scarcer.

Bilgi sınırlıdır; bilgelik daha sınırlı.

Rain is scarce in this country.

Yağmur bu ülkede seyrektir.

Water is scarce in this area.

Su, bu alanda azdır.

Oil is scarce in this country.

Bu ülkede petrol sınırlıdır.

Ocean data is scarce by any standard.

Her şekilde okyanus verisi az.

Telephone booths are very scarce around here.

Telefon kulübeleri burada çok az bulunur.

I live in West Texas, where water is already scarce,

Suyun çok az olduğu Batı Teksas'ta yaşıyorum.

If food is so scarce, then why hasn't Gandhi died yet?

Yiyecek çok sınırlıysa, öyleyse neden Gandhi henüz ölmedi?