Examples of using "Sarah" in a sentence and their turkish translations:
Sarah titriyordu.
Ben Sarah'dan daha büyüğüm.
Neler oluyor, Sarah?
Sarah'a söyledin mi?
Sarah'ı bulamıyorum.
Sarah bir sari giydi.
Midori, Sarah Chang, Itzhak Perlman.
Sarah'ın karanlık bir tarafı vardı.
Sarah benim ilk aşkımdı.
Sarah toy ve saftır.
Sarah, Jenny'yi biliyor mu?
Evimize gelir misin Sarah?
bu kaydı Sarah ile paylaşırım
Jamal ve Sarah bugün geliyorlar.
- Jamal ve Sarah Kahire'ye geldiler.
- Jamal ve Sarah, Kahire'ye ulaştılar.
Yani Sarah'yla evli misin?
Sarah'nın yazdığı paragraf ilginçti.
Sarah'nın okuduğu paragraf ilginçti.
Şimdi, Sarah'dan ne öğrenebiliriz?
Sarah da bütün bunları yapmış olsaydı
Sarah Bernhardt Fransız sahne oyuncusuydu.
Ya eğer Sarah'ya kötü bir şey oluyorsa?
Sarah paralarının geri verilmesini talep etti.
"Ben Jamal'im. Tanıştığımıza memnun oldum." "Ben Sarah."
Jamal ve Sarah gitti, Fadıl ve Dania geldi.
Birkaç ay sonra Sarah ile tekrar buluştum.
tıpkı Sarah'nın flörtünün en iyi insan olduğunu düşünmesi gibi,
bu yüzden Sarah kendisinin en iyi insan olduğunu düşünüyor.
Ama, Sarah şu anda felçli büyük babası
Sarah (Ewok) ile yaptığımız konuşmadan birkaç yıl sonra
size Sarah adında bir arkadaşın hikâyesini anlatayım.
Bu yüzden, Sarah yalnızca zekâ ve çekicilikle ilgili yapboz parçalarını
Laura ve Sarah, sırasıyla 12 ve 8 yaşındaki iki kız kardeştir.
Sarah ve Marsha - Siz ikinizi hayal edebileceğinizden daha çok seviyorum.
Biliyorsun Jamal ve Sarah birbirleriyle geçinmezler.
Çiçeklerin kokusu Sarah'ın seraya girdiğinde fark ettiği ilk şeydi.
Sarah Hindistan'a taşınmaya ve yeni bir hayata başlamaya karar verdiğinde, o, tüm eşyalarını hibe etti.