Examples of using "Shaking" in a sentence and their turkish translations:
Zekâ salınıyor.
Sallamaya devam edin.
Tom titriyor.
Tom sallanmaya başladı.
Sarah titriyordu.
Ellerin titriyor.
Elin titriyor.
Yer sarsılmaya başladı.
Ev sallanmaya başladı.
Tom'un elleri titriyor.
Tom hâlâ sarsıyor.
Tom kontrolsüz bir şekilde titremeye başladı.
Neden titriyorsun?
Ellerim titriyor.
Kadınlar sallamaya devam edin
Ve ellerim titriyordu.
Onun ellerinin titrediğini fark ettim.
Soğuktan titriyorum.
Benim bütün vücudum titriyordu.
Tüm ev sallanıyordu.
Tom Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
Korku içinde titremeye başladı.
Sami titreyip terlemeye başladı.
Sami'nin bütün vücudu titriyordu.
Bebek çıngırağı sallıyordu.
Evin sallanışını hissetmiyor musun?
Sesi öfkeden titriyordu.
Vücudu öfkeyle sarsıldı.
Tom bir yaprak gibi titriyor.
O yaprak gibi esiyor.
Evin sarsılmasını hissedebiliyordum.
Hâlâ titriyorsun.
Ben bir yaprak gibi titriyordum.
Tom yaprak gibi titriyordu.
Hanımlar, zekânın sallandığını göremiyorum.
Güçlü Yen, ekonomiyi sarsıyor.
Tom yöneticiyle el sıkışıyor.
Tom onun salatasına tuz serpiyor.
Ben omletime tuz serpiyorum.
- Neden hayır diyorsun?
- Neden başını sağa sola sallıyorsun?
- Neden onaylamıyorsun?
Tom, Mary'nin ellerinin titrediğini fark etti.
Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.
En kötü düşmanımla el sıkışıyorum.
Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı ile tokalaştığımı asla unutmayacağım.
Tom'un elleri titriyordu ve yüzü kızarmıştı.
Tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının.
Whatsapp grupları Face grupları ve Twitter bununla çalkalanmaya başladı
Ellerimin titrediğini ve kalbimin hızlıca çarptığını hissediyordum.
Tüm evler sallanıyordu ve her yerde alarmlar çalıyordu.
Kulaklarında su olduğu için kafasını sallıyor.
Ona doğru koştum ve tir tir titrediğini gördüm.
O, sakin bir ifadeyi sürdürmeye çalıştı, ama onun titreyen elleri ona ihanet etti.
insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.
- Neler oluyor?
- Ne oluyor?
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
Ne var ne yok!