Translation of "Misses" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Misses" in a sentence and their turkish translations:

- He misses his father.
- She misses her father.

O, babasını özlüyor.

Tom misses you.

Tom seni özlüyor.

Tom misses Mary.

Tom, Mary'yi özlüyor.

She misses him.

O onu özlüyor.

Mary misses Boston.

Mary Boston' u özlüyor.

He misses Boston.

O, Boston'u özlüyor.

Tom misses Boston.

Tom Boston'u özlüyor.

She misses Boston.

O, Boston'u özlüyor.

- Tom misses Mary a lot.
- Tom really misses Mary.

Tom, Mary'yi çok özlüyor.

Tom misses his daughter.

Tom kızını özlüyor.

No one misses you.

Kimse seni özlemiyor.

Tom misses his parents.

Tom ailesini özlüyor.

Tom misses his family.

Tom ailesini özlüyor.

Tom really misses Mary.

Tom gerçekten Mary'yi özlüyor.

He misses his family.

Ailesini özlüyor.

Tom misses his wife.

Tom eşini özlüyor.

He misses his father.

O, babasını özlüyor.

She still misses you.

Hâlâ seni özlüyor.

Tom still misses you.

Tom hala seni özlüyor.

Tom misses his father.

Tom babasını özlüyor.

Sami still misses Layla.

Sami hala Leyla'yı özlüyor.

Tom still misses Mary.

Tom hâlâ Mary'yi özlüyor.

Tom misses Mary deeply.

Tom, Mary'yi derinden özlüyor.

Tom never misses work.

Tom asla iş kaçırmaz.

Mary misses her husband.

Mary kocasını özlüyor.

Sami misses his dog.

Sami köpeğini özlüyor.

- I think Tom misses you.
- I think that Tom misses you.

Sanırım Tom seni özlüyor.

- Tom misses his family a lot.
- Tom really misses his family.

Tom gerçekten ailesini özlüyor.

- I think Tom misses Mary.
- I think that Tom misses Mary.

Sanırım Tom, Mary'yi özlüyor.

- I know Tom misses you.
- I know that Tom misses you.

Tom'un seni özlediğini biliyorum.

- I know Tom misses Mary.
- I know that Tom misses Mary.

Tom'un Mary'yi özlediğini biliyorum.

- I wonder whether Tom misses me.
- I wonder if Tom misses me.
- I wonder whether or not Tom misses me.
- I wonder whether Tom misses me or not.

Tom'un beni özleyip özlemediğini merak ediyorum.

The answer misses the point.

Cevap ana fikirden uzaktır.

I'm sure Tom misses you.

Tom'un seni özlediğinden eminim.

I'm sure Tom misses Mary.

Tom'un Mary'yi özlediğinden eminim.

Tom misses his mother greatly.

Tom annesini çok özlüyor.

Tom misses everything about Mary.

Tom, Mary hakkındaki her şeyi özlüyor.

Sami still misses Layla terribly.

Sami hala Leyla'yı korkunç biçimde özlüyor.

Mary says she misses Boston.

Mary Boston'u özlediğini söylüyor.

Tom says he misses Boston.

Tom, Boston'u özlediğini söylüyor.

- I don't think Tom misses Mary much.
- I don't think Tom misses Mary very much.
- I don't think that Tom misses Mary very much.
- I don't think that Tom misses Mary much.

Tom'un Mary'yi çok özlediğini sanmıyorum.

And she misses them very much.

Ve o onları çok özlüyor.

Tom misses his family a lot.

Tom ailesini çok özlüyor.

She misses her family a lot.

O, ailesini çok özlüyor.

He misses his family very much.

O, ailesini çok fazla özlüyor.

I'm sure Tom misses you, too.

Tom'un da sizi özlediğine eminim.

She misses her family very much.

Ailesini çok özledi.

- Tom misses Mary.
- Tom missed Mary.

Tom, Mary'yi özledi.

Do you think Tom misses Mary?

Tom'un Mary'yi özlediğini düşünüyor musun?

Tom still misses Mary a lot.

Tom hâlâ Mary'yi çok özlüyor.

Tom misses his wife and children.

Tom eşini ve çocuklarını özlüyor.

And it sometimes just misses the mark.

Bazen istediğim sonuca ulaşamıyordum.

My father misses my mother and me.

Babam beni ve annemi özlüyor.

She misses him, especially on rainy days.

O, onu özlüyor, özellikle yağmurlu günlerde.

Tom says he misses Mary a lot.

Tom, Mary'yi çok özlediğini söylüyor.

Tom misses his wife and their children.

Tom, karısı ve çocuklarını özlüyor.

He never misses reading the papers every day.

O her gün gazete okumayı asla kaçırmaz.

Tom says he misses his wife and children.

Tom eşini ve çocuklarını özlediğini söylüyor.

Tom never misses a chance to go to Boston.

Tom asla Boston'a gitme şansını kaçırmaz.

I wonder if Tom misses me when I'm gone.

Öldüğüm zaman Tom'un beni gerçekten özleyip özlemeyeceğini merak ediyorum.

Mary still misses Tom desperately nine months after his death.

Mary hala ölümünden dokuz ay sonra umutsuzca Tom'u özlüyor.

Tom really misses America and he wants to go back.

Tom Amerika'yı gerçekten özlüyor ve geri gitmek istiyor.

Tom doesn't want to admit how much he misses Mary.

Tom Mary'yi ne kadar özlediğini itiraf etmek istemiyor.

I must hurry back home before my mother misses me.

Annem beni özlemeden önce eve geri dönmeliyim.

Her children have gone to Tokyo and she misses them very much.

Onun çocukları Tokyo'ya gitti ve onları çok özlüyor.

In this case, what it misses is what I think is a very important reality

Bu argümana ilişkin daha dürüstçe konuşmamız gereken,

- Altan never misses a chance to be a killjoy.
- Altan doesn't miss a single chance to be a spoilsport.

Altan keyif kaçırmak için hiçbir fırsatı kaçırmaz.