Examples of using "Mere" in a sentence and their turkish translations:
O sadece bir hata.
Ben sadece bir turistim.
Onun sempatisi sadece bir gösteriydi.
O sadece bir çocuk.
O sadece bir çocuktur.
Bu sadece bir tesadüf değildir.
Artık sadece bir çocuk değilsin.
Çok düşük ücretle çalışır.
Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.
Benim için uzay mühendisliği sadece araç.
Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.
Oyunu sadece 529 seyirci izledi.
Sanırım o sadece bir tesadüf.
Bu, okyanusta sadece bir damla.
Sadece kan görme onu bitkin düşürüyor.
Ben sadece bir turistim.
Bir ev sadece bir binadan daha fazlasıdır.
Bu erdeme "saf nezaket" demeyi seviyorum.
Bir yılanı sadece görmek onu hasta ediyor.
Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor.
Bir sivrisineği sadece görmek onu hasta eder.
Bir köpeğin sadece bakışı onu korkuttu.
Onu bulmam sadece bir şanstı.
Charlie Onu son gördüğümde sadece bir çocuktu.
Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece basit bir peluşum.
Ve bunun ne kadarı yalnızca yorumumuza dayanır?
- Sadece nehir boyunca yüzmek fikri beni titretti.
- Nehri yüzerek geçmenin düşüncesi bile beni titretmeye yetti.
Tom, Mary'nin sadece görmesinin onu hasta ettiğini söyledi.
"Ben de ölümlü biriyim her an ölebilirim."
Sıradan bir beşerin kuantum fiziğini idrak etmesi oldukça güçtür.
Biz beş bin üye hayalini kurduk ama bunu yerine bu sayının sadece onda birini başardık.
Annem, sadece erkekler tarafından çevrili bir kadın, bir inşaat şirketinde bir site ustabaşı olarak çalışır.
- Tom tam bir çocuk.
- Tom sadece bir çocuk.
O sadece bir çocuk.
- O sadece bir çocuk.
- O sadece bir çocuktur.
- O sadece bir çocuk.
- O, ancak bir çocuk.
- O sadece bir çocuktur.
O sadece bir çocuk.
O sadece bir çocuk.
O sadece bir çocuk.