Translation of "Longer" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Longer" in a sentence and their turkish translations:

The days are getting longer and longer.

Günler gittikçe uzuyor.

The day is getting longer and longer.

Gün gittikçe uzuyor.

- That no longer matters.
- This no longer matters.
- It no longer matters.

Artık önemli değil.

Optimists live longer.

İyimserler daha çok yaşar.

- I am no longer tired.
- I'm no longer tired.

Artık yorgun değilim.

- I'm no longer hungry.
- I am no longer hungry.

Artık aç değilim.

- I'm no longer sleepy.
- I am no longer sleepy.

Artık uykulu değilim.

- I should've stayed longer.
- I should have stayed longer.

Daha fazla kalmalıydım.

- Tom should've stayed longer.
- Tom should have stayed longer.

Tom daha uzun kalmalıydı.

- You could've waited longer.
- You could have waited longer.

Daha uzun bekleyebilirdin.

- Tom should've slept longer.
- Tom should have slept longer.

Tom daha fazla uyumalıydı.

- Tom could've waited longer.
- Tom could have waited longer.

Tom daha uzun süre bekleyebilirdi.

- I should've waited longer.
- I should have waited longer.

Daha uzun beklemeliydim.

- I should've slept longer.
- I should have slept longer.

Daha uzun uyumalıydım.

- The days are growing longer.
- The days are getting longer.

Günler uzuyor.

- Tom won't survive much longer.
- Tom won't live much longer.

Tom çok daha uzun yaşamayacak.

- I no longer believe it.
- I no longer believe that.

Artık buna inanmıyorum.

- I can't stay any longer.
- I can stay no longer.

Ben artık kalamam.

- I'd like to stay longer.
- I want to stay longer.

- Daha uzun kalmak isterim.
- Daha uzun kalmak istiyorum.

- In spring the days get longer.
- In spring, the days become longer.
- In spring, the days get longer.
- The days get longer in spring.

- İlkbaharda günler uzar.
- Baharda günler uzar.

This no longer matters.

Bu artık önemli değil.

That no longer matters.

O, artık önemli değil.

Stay a little longer.

Biraz daha uzun kalın.

It's no longer available.

O artık mevcut değil.

I'm no longer married.

Ben artık evli değilim.

I'm no longer depressed.

- Artık bunalımlı değilim.
- Artık depresyonda değilim.

You're no longer children.

Artık çocuk değilsiniz.

That's no longer necessary.

O artık gerekli değil.

It's no longer necessary.

Bu artık gerekli değil.

I'm no longer groggy.

Ben artık sersem değilim.

That's no longer allowed.

Buna artık izin verilmiyor.

Wait a bit longer.

Biraz daha bekleyin.

We're no longer children.

Artık çocuk değiliz.

I'm no longer starving.

Ben artık açlıktan ölmüyorum.

I'm no longer homeless.

Ben artık evsiz değilim.

People live longer nowadays.

Günümüzde insanlar daha uzun yaşıyor.

I'm no longer afraid.

Artık korkmuyorum.

Days are getting longer.

Günler uzuyor.

Plastic boxes last longer.

Plastik kutular daha uzun dayanırlar.

I'm no longer listening.

Artık dinlemiyorum.

That's no longer so.

Bu artık öyle değil.

I'm no longer bored.

Artık bıkkın değilim.

That'll no longer work.

Bu artık işe yaramayacak.

- Tom can't hold on much longer.
- Tom won't last much longer.

Tom daha fazla dayanamaz.

- In spring the days get longer.
- In spring, the days become longer.
- In spring, the days get longer.

İlkbaharda günler uzar.

- You had better not wait any longer.
- You shouldn't wait any longer.
- You'd better not wait any longer.

Artık beklemesen iyi olur.

- I was unable to stand any longer.
- I couldn't stand any longer.
- I wasn't able to stand any longer.

Daha fazla dayanamadım.

- I no longer live in Boston.
- I'm no longer living in Boston.
- I don't live in Boston any longer.

Artık Boston'da yaşamıyorum.

- You had better not wait any longer.
- You shouldn't wait any longer.

Artık beklemene gerek yok.

- In spring the days get longer.
- In spring, the days become longer.

Baharda günler uzar.

- In spring the days get longer.
- In spring, the days get longer.

İlkbaharda günler uzar.

- I've got longer legs than Tom.
- I have longer legs than Tom.

Tom'un sahip olduklarından daha uzun bacaklarım var.

- He won't be here much longer.
- She won't be here much longer.

Çok daha uzun süre burada olmayacak.

- I cannot bear it any longer.
- I can't bear it any longer.

Ona daha fazla katlanamam.

- Are you going to be much longer?
- Will you be much longer?

Daha uzun olacak mısın?

- I do not love him any longer.
- I no longer love him.

Artık onu sevmiyorum.

- Tom could've and should've stayed longer.
- Tom could've and should have stayed longer.
- Tom could have and should've stayed longer.

Tom daha fazla kalabilirdi ve kalmalıydı.

Is it not longer possible

İnsanları muazzam sonuçlardan

He can no longer wait.

O artık bekleyemez.

He may wait no longer.

Daha fazla bekleyemeyebilir.

Will it be much longer?

O çok daha uzun olacak mı?

I can't wait any longer.

Artık bekleyemem.

Stay here a little longer.

Burada biraz daha kal.

Stay there a little longer.

Biraz daha orada kal.

She won't live much longer.

O çok daha uzun yaşamayacak.

He is no longer young.

O artık genç değil.

I can't fight any longer.

Ben artık dövüşemem.

I can't stay much longer.

Ben çok daha uzun kalamam.

We can't wait much longer.

Daha fazla bekleyemeyiz.

The days are growing longer.

Günler uzuyor.

Let's not wait any longer.

Artık beklemeyelim.

I no longer like you.

Artık senden hoşlanmıyorum.

It shouldn't be much longer.

Bu çok daha uzun olmamalı.

It's no longer safe here.

O burada artık güvenli değil.

We're not waiting any longer.

Artık beklemiyoruz.

It can't take much longer.

Bu çok daha uzun zaman alamaz.

Tom is no longer amused.

Tom artık memnuniyet içinde değil.

Tom is no longer here.

Tom artık burada değil.

Tom no longer works here.

Tom artık burada çalışmıyor.

Tom can't live much longer.

Tom çok daha uzun yaşayamaz.

Tom no longer lives here.

Tom artık burada yaşamıyor.

I'll stay longer next time.

Gelecek sefer daha uzun kalacağım.

We are no longer young.

Biz artık genç değiliz.

He's no longer my friend.

O artık arkadaşım değil.

They don't exist any longer.

Onlar artık yoklar.

He is no longer here.

O artık burada değil.

I no longer love him.

Artık onu sevmiyorum.

I no longer study French.

Artık Fransızca çalışmıyorum.

I no longer live here.

Artık burada yaşamıyorum.

I'm no longer your assistant.

Ben artık asistanın değilim.

I no longer remember him.

Artık onu hatırlamıyorum.

Please stay a little longer.

Lütfen biraz daha kal.

You're no longer my daughter.

Artık benim kızım değilsin.

You're no longer my son.

Artık benim oğlum değilsin.

We can no longer write.

Artık yazamayız.

That'll no longer be necessary.

O artık gerekli olmayacak.

It shouldn't take much longer.

Çok uzun sürmemeli.