Examples of using "Least" in a sentence and their turkish translations:
en az onların ihtiyacı var.
En azından özür dileyebilirdi.
en azından ön -
Hiç olmazsa uyudun.
- Söz gümüşse sükut altın.
- Az laf, çok iş.
En azından dene.
En azından bana cevap ver.
En azından onlar dürüst.
O en azından dürüst.
En azından özür diledi.
En azından dürüst ol.
Matematik benim en az sevdiğim konu.
- En geç altıda gelin.
- En azından altıda gelin.
- Hiç olmazsa altıda gelin.
O en az altmış görünüyor.
En azından mutlu öleceğim.
En azından seçenekleriniz var.
En azından ben hâlâ hayattayım.
En azından merak etmiyor musunuz?
En azından eğlendik.
Tom en azından özür dileyebilir.
En az 16.000 tane
En azından eğlendin.
En azından denemeliyiz.
En azından bir şey yaptım.
En azından Tom dürüst.
En azından Tom komikti.
- En azından deneyebilirdin.
- En azından deneyebilirdiniz.
En azından özür dilemelisin.
En azından yalnız değildim.
- En azından öyle, sanırım.
- En azından öyle sanırım.
En azından kapıyı çalabilirdin!
En azından deneyebilir misin?
En azından sıkıcı değildi.
En azından bu kısım doğru.
En az sevdiğin ders nedir?
En az sevdiğin yiyecek hangisidir?
En az 250 kelime yazın.
- Bu, en az ilginç olandır.
- En az ilginç olan budur.
O en azından özür dileyebilirdi.
En azından deneyebiliriz.
O en azından mümkün değil mi?
En az üç saat izin verin.
En azından geç kalmıyoruz.
En azından yağmur yağmıyor.
En azından deneyebilirim.
- Hiç endişelenmedim.
- Şu kadarcık endişelenmedim.
En azından "teşekkürler" diyebilirdin.
En azından sana sarılabilir miyim?
Herkes en az bir yakın arkadaşa ihtiyaç duyar.
en azından bir komedyenin bakış açısından.
En azından, düşündüğümüz bu.
beyaz kimlik politikalarını benimseyeceği
Ama en azından işe yarıyor.
vurguluyorum en az 2 gün
En az beş dolara mal olur.
Az konuşan çok bilir.
Dert edeceğim en son şey bu.
En az on kitabım var.
George en az 70 kilo çeker.
Yapabileceğim en az şey bu.
En az otuz öğrenci yoktu.
Rebecca'nın hiç olmazsa iki kızı var.
En azından seni görebiliyorum.
En azından şimdilik güvendeyiz.
En azından o konuda konuşalım.
En azından bir şey çalmadın.
O, sorunlarımızın en küçüğü.
- En azından oturabilir miyiz?
- Otursak bari?
En azında burada güvende olacağız.
Endişe edeceğim en son şey bu.
En azından sarılarak veda edebilir miyiz?
En azından dikkatli olmaya çalış.
Tom'un en az 300 kitabı var.
En azından doğru bir şey aldım.
En azından denemeliyim.
En azından senden daha büyüğüm.
Hiç olmazsa üzgün olduğunu söyle.
Hiç endişem yok.
Hepsinin içinde en az havuçları severim.
En azından Tom'u aramamız gerekmiyor mu?
Tom en az yetmiş kilo gelir.
En az üç saat sürecektir.
Tom'un en az üç çocuğu var.
Onlar en azından beni dinledi.
- En az bu kitabı seviyorum.
- Bu benim en az sevdiğim kitap.
Matematiği zerre kadar seviyorum.
O, sorunlarının en küçüğü.
O, sorunlarımın en önemsizi.
En az üç seçeneğin var.
En azından yapabileceğimiz bu.
En azından bana bir şans ver.
En azından bir saate daha ihtiyacımız var.
En azından denemek zorundasın.
Onun en azından dört hatası vardı.
O benim yaşımın en az iki katıdır.
En azından hiç kimse yaralanmadı.
En azından önce tavsiyeyi anlayın.