Translation of "Kidnappers" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Kidnappers" in a sentence and their turkish translations:

The kidnappers blindfolded Tom.

Çocuk hırsızları Tom'un gözünü bağladı.

Who are the kidnappers?

Çocuk hırsızları kim?

The kidnappers blindfolded us.

Çocuk hırsızları gözlerimizi bağladı.

The kidnappers blindfolded them.

Çocuk hırsızları onların gözünü bağladı.

The kidnappers blindfolded me.

Çocuk hırsızları gözümü bağladı.

The kidnappers blindfolded him.

Çocuk hırsızları onun gözlerini bağladı.

The kidnappers blindfolded her.

Kaçıranlar onun gözlerini bağladılar.

Sami's kidnappers were arrested.

Sami'yi kaçıranlar tutuklandı.

Tom knew who the kidnappers were.

Tom çocuk hırsızlarının kim olduğunu biliyordu.

The kidnappers have not been found.

Adam kaçıranlar bulunmadı.

The kidnappers were convicted and executed.

Adam kaçıranlar hüküm giydi ve infaz edildi.

- Police suspect that the kidnappers could be armed.
- Police suspect the kidnappers could be armed.

Polis, kaçıranların silahlı olabileceklerinden şüpheleniyor.

The kidnappers may be armed and dangerous.

Adam kaçıranlar silahlı ve tehlikeli olabilir.

Tom helped Mary escape from the kidnappers.

Tom Mary'nin çocuk hırsızlarından kaçmasına yardım etti.

He put me in touch with the kidnappers.

O benim çocuk hırsızlarıyla temas kurmamı sağladı.

The kidnappers showed no sign of giving up.

Çocuk hırsızları vazgeçtiklerine dair hiçbir belirti göstermediler.

The kidnappers tied Tom's hands behind his back.

Çocuk hırsızları Tom'un ellerini arkasından bağladılar.

What can you tell me about the kidnappers?

Çocuk hırsızları hakkında bana ne söyleyebilirsin?

The kidnappers tied my hands behind my back.

Kaçıranlar arkamdan ellerimi bağladılar.

I'm sure the police will catch the kidnappers.

Polisin kaçıranları yakalayacağından eminim.

The kidnappers wanted Tom to blow up that building.

Adam kaçıranlar Tom'un binayı havaya uçurmasını söyledi.

The police have one of the kidnappers in custody.

Polis, kaçıranlardan birini gözaltında tutuyor.

- The room the kidnappers locked me in had no windows.
- The room that the kidnappers locked me in had no windows.

Kaçıranların beni kilitledikleri oda penceresizdi.

The kidnappers gagged Tom and locked him up in the closet.

Çocuk kaçıranlar Tom'un ağzını tıkadı ve onu dolaba kilitledi.

The kidnappers gagged Tom and locked him up in a closet.

Çocuk hırsızları Tom'un ağzını tıkadılar ve onu bir dolaba kilitlediler.

Tom attempted to escape but was quickly recaptured by his kidnappers.

Tom kaçmaya çalıştı ama onu kaçıranlar tarafından hızla tekrar yakalandı.

The kidnappers whisked Tom into a van and quickly drove away.

Kaçıranlar Tom'u bir vana fırlattılar ve hızlı bir şekilde uzaklaştılar.

Tom couldn't say for sure where the kidnappers had taken him.

Tom çocuk hırsızlarının onu nereye götürdüğünü kesin olarak söyleyemedi.

The ransom money was stolen before it was delivered to Tom's kidnappers.

Fidye karşılığı Tom'u kaçıranlara teslim edilmeden önce çalındı.

Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.

Tom onu kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.

He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.

Fidyecilerin kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.

She managed to escape from the room where her kidnappers had kept her locked up.

Onu kaçıranların kendisini kilitlediği odadan kaçmayı başardı.

Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.

He put together a hundred thousand liras in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

Fidyecilerin ona söylediği gibi numaraları alınmamış ve kullanılmış banknotlardan yüz bin lira denkleştirdi.