Translation of "Innocence" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Innocence" in a sentence and their turkish translations:

She pretended innocence.

O, masum numarası yaptı.

- This fact proves his innocence.
- This fact proves her innocence.

Bu gerçek onun suçsuzluğunu kanıtlar.

She maintains her innocence.

O masumiyetini koruyor.

Tom maintained his innocence.

Tom suçsuzluğunu korumuştur.

He affirmed his innocence.

Masum olduğunu beyan etti.

Tom maintains his innocence.

Tom masumiyetini koruyor.

- I am convinced of your innocence.
- I'm convinced of your innocence.

Senin masumiyetine inandım.

The lawyer doubted his innocence.

Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.

She insisted on her innocence.

O, masumiyeti konusunda ısrar etti.

Tom insisted on his innocence.

Tom masum olduğunu konusunda ısrar etti.

Innocence is a beautiful thing.

Masumiyet güzel bir şey.

Dan believed in Linda's innocence.

Dan, Linda'nın masumiyetine inanıyordu.

Tom believed in Mary's innocence.

Tom Mary'nin masumiyetine inanıyordu.

Your red cheeks radiate innocence.

Senin kırmızı yanakların masumiyet saçıyor.

Tom has maintained his innocence.

Tom suçsuzluğunu korumuştur.

This fact proves her innocence.

Bu gerçek onun masumiyetini kanıtlıyor.

Layla still maintained her innocence.

Leyla hâlâ masumiyetini sürdürdü.

The lawyer doubted her innocence.

Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.

Sami's defense proclaimed his innocence.

Sami'nin savunması onun masumiyetini beyan etti.

Sami's innocence remained in doubt.

Sami'nin masumiyeti şüphe içinde kaldı.

That fact proves his innocence.

Bu gerçek onun suçsuzluğunu kanıtlar.

The lawyer insisted on his innocence.

Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.

He convinced us of her innocence.

Masum olduğuna beni ikna etti.

I am convinced of her innocence.

Ben onun masumiyetine inandım.

A DNA test proved his innocence.

Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.

A DNA test proved her innocence.

Bir DNA testi onun masum olduğunu gösterdi.

No one believed in his innocence.

Hiç kimse onun suçsuzluğuna inanmadı.

She is convinced of my innocence.

Benim masumiyetime ikna oldu.

Dan managed to prove his innocence.

Dan suçsuzluğunu kanıtlamayı başardı.

He convinced us of his innocence.

O bizi onun masum olduğuna ikna etti.

Tom is convinced of Mary's innocence.

Tom Mary'nin masumiyetine ikna oldu.

Sami never stopped claiming his innocence.

Sami masumiyetini iddia etmeyi asla bırakmadı.

We're all convinced of his innocence.

Onun masum olduğundan hepimiz eminiz.

His relatives were convinced of his innocence.

Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.

The evidence convinced us of his innocence.

- Delil bizi onun masumluğuna ikna etti.
- Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.

We have specific proof of your innocence.

Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.

I can bear witness to his innocence.

Onun masumiyetine tanıklık edebilirim.

I am fully convinced of your innocence.

Masumiyetinden tamamen eminim.

Dan maintained his innocence throughout the lawsuit.

Dan tüm dava boyunca masumiyetini korudu.

We are all convinced of his innocence.

- Hepimiz onun masum olduğuna ikna olduk.
- Hepimiz onun suçsuzluğuna inanıyoruz.

The lawyer believed in his client's innocence.

Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.

The lawyer insisted on the client's innocence.

Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti

Sami has never stopped claiming his innocence.

Sami masumiyetini iddia etmeyi hiç bırakmadı.

At first everybody was convinced of his innocence.

Başta herkes onun masumiyetine kanmıştı.

You must not take advantage of her innocence.

- Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- Onun saflığından yararlanmamalısın.

I have a firm belief in his innocence.

Onun masum olduğuna dair sıkı bir inancım var.

In due time, his innocence will be proved.

Vakti geldiğinde onun masumiyeti ispat edilecektir.

The naughty girl assumed an air of innocence.

Yaramaz kız bir masum havası üstlendi.

In due time, his innocence will be proven.

Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

We have new evidence to prove Tom's innocence.

Tom'un masumiyetini kanıtlamak için yeni delilimiz var.

I tried to convince him of my innocence.

Masumiyetimle ilgili onu ikna etmeye çalıştım.

Now become the protectors, letting them retain their innocence.

artık masumiyetlerini muhafaza etmelerine izin veren koruyucular hâline gelirler.

Tom will have a chance to prove his innocence.

Tom'un, suçsuzluğunu kanıtlamak için bir şansı olacak.

In Italy the child is a symbol of innocence.

İtalya'da çocuk saflık sembolüdür.

He tried in vain to convince them of his innocence.

O, onun masumiyeti ile ilgili onları boşuna ikna etmeye çalıştı.

Sami will maintain his innocence until the day he dies.

Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

St. Mary is the symbol of chastity and innocence in Islam.

Hz. Meryem, İslam'da iffetin ve masumiyetin simgesidir.

Begging them to reopen his case so they could discover his innocence.

davasının tekrar açılması için yalvararak.

I am sure of her innocence, without a shadow of a doubt.

Onun masumiyetinden kesinlikle eminim

These dirty clothes could be a new piece of evidence to prove his innocence.

Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.

When he asked who had broken the window, all the boys put on an air of innocence.

O, camı kimin kırdığını sorduğunda, bütün çocuklar masum havasına girdiler.

- At first everybody was convinced of his innocence.
- At first, they were all convinced he was innocent.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.

Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.