Examples of using "Frogs" in a sentence and their turkish translations:
Kurbağalar.
Kurbağalar böcek yerler.
Kurbağalar sinek yerler.
Tetarlar kurbağa olurlar.
Kurbağalar böyle inanılmaz yaratıklardır.
Kurbağalar böyle muhteşem yaratıklar.
Bu çayır kurbağa doludur.
Kurbağalar yılanlardan korkuyor.
Kurbağalar ne kadar yaşar?
Tüm bebek kurbağalar çıtırdıyor.
Ben onun kurbağa yediğini duyuyorum.
Bu kaplumbağaları nereden yakaladın?
Kurbağaların vırakladığını duyabiliyor musun?
Çayır kurbağa ile doludur.
Geçici orman havuzları suyu çok seven kurbağaları çeker.
Tungara kurbağalarını avlayan bir yırtıcı var.
Fransız halkı kurbağa yer ve kabadır!
Bu yerde, sakinlerden daha fazla kurbağa var.
Bütün çocuklar kurbağaları nasıl yakalar?
Öğretmenler öğrencilere anatomisini öğretmek için kurbağaları keserler.
Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.
Kurbağalar sürüngen midir? Onların memeli olduğunu sanmıyorum.
Fakat kurbağaların görüşü florışı dalga boyuna mükemmel şekilde uyumlanmış durumda.
Bu gölette bir sürü kurbağa vardı.
- Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
- Parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar ama ben onları hiç görmedim
Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.
Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.
Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.
Evimin yakınında pirinç tarlaları bulunduğundan, sık sık yılın bu zamanı boyunca bütün gece gaklayan kurbağaları duyuyorum.
İki kurbağa dere kenarında otururken yağmur yağmaya başlar. Kurbağalardan biri diğerine şöyle der: "Çabuk suya gir, yoksa ıslanacağız."