Examples of using "Fond" in a sentence and their turkish translations:
Kayak yapmayı severim.
Biz ona oldukça düşkünüz.
Futbola düşkünüm.
Ben Tom'a düşkünüm.
Tom evcil hayvanlara düşkündür.
Kayak yapmayı severim.
- Yüzmeyi sever misin?
- Yüzmeye düşkün müsün?
Ben Cathy'yi çok severim.
O resim yapmaya düşkündür.
O kek seviyor.
O, hayvanlara düşkündür.
Beyzbola düşkün müsün?
Japon satrancı oynamaya düşkünüm.
Ben müziği çok severim.
O, merasime düşkündür.
Erkekler yaramazlığa düşkündür.
Fotoğraf çekmeyi seviyorum.
O balık tutmayı sever.
Biz Tom'a oldukça düşkünüz.
Tom takma adlara düşkün değil.
Maymunlar muz düşkünüdür.
Ben keki severdim.
Ben okumayı çok severim.
O, macera düşkünüdür.
O, kitap okumaya çok düşkündür.
O, yürüyüş yapmaya çok düşkün.
Onlar ona çok düşkünler.
Zeytine çok düşkünüm.
Biz onlara oldukça düşkünüz.
Tom avcılığa düşkün.
Ben sana çok düşkünüm.
Judy dans etmeyi sever.
Golf sever misiniz?
O yüzmeyi seviyor.
- Müziği sever misin?
- Müziğe düşkün müsünüz?
- Müzik sever misin?
Ben arabaları çok severim.
Bunu yapmayı seviyorum
Tom golfe düşkün değildir.
Tenis oynamaya düşkün değil misin?
Dedikoduya çok düşkündür.
Müziğe çok düşkün.
O tenis oynamaya düşkündür.
- Avustralya yemeklerine çok meraklıyımdır.
- Avustralya yemeklerine bayılırım.
O, tenis oynamaya düşkün.
Mary Kelt müziğine düşkündür.
Ann aşırı derecede çikolataya düşkün.
Onun yüzüne düşkün değilim.
Hepimiz Tom'a oldukça düşkünüz.
Tom, Mary'ye çok düşkündü.
Köpeklere çok düşkündür.
Çiçeklere çok düşkündür.
Prenses yemek pişirmeye düşkündü.
O bir spor tutkunu haline geldi.
Sen gerçekten yemeye düşkünsün.
Ben evcil hayvanlara düşkün değilim.
O, evcil hayvanlara düşkün değil.
- O, ev hayvanlarına düşkün değil.
- Evcil hayvanlardan pek hoşlanmaz.
Mary evcil hayvanlara düşkün değildir.
Biz evcil hayvanlara düşkün değiliz.
Onlar evcil hayvanlara düşkün değil.
Malta köpeklerine düşkün müsünüz?
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- Kız kardeşim müziğe düşkündür.
- O, çikolatalı keke düşkündür.
- O, çikolatalı pasta düşkünüdür.
Saeb, Horace'ı gerçekten sever.
O, bilim kurguya çok düşkündür.
Tom'un Mary ile ilgili sevgi dolu anıları var.
Ben sinema meraklısıyım.
Tom'la ilgili güzel anılarım var.
Tom sırt masajlarına düşkündür.
Biz gerçekten birbirimize düşkünüz.
Tom Mary'ye çok düşkün.
Tom Mary'yi oldukça seviyor.
Mary Charles'a çok düşkün hale geldi.
O kendisi hakkında konuşmayı severdi.
Babam müzikten hoşlanmıyor.
Ablana son derece düşkünüm.
Büyük adamlar şehvetli zevklere düşkün.
Kız kardeşim çocukları çok seviyor.
Amcam balık tutmaya çok düşkündür.
O şiir yazmaya çok düşkündür.
Hepimiz Tom'a oldukça düşkündük.
Birbirimize oldukça düşkün olduk.
Çocuklar, genellikle şeker severler.
Ulusumuz beyzbola çok düşkündür.
Onun kusurlarına rağmen ona düşkünüm.
O eski şarkılar söylemeye düşkündür.
Ben klasik müzik dinlemeye düşkünüm.
Oğlum balık bifteğine düşkündür.
Genel anlamda, Amerikalılar kahveye çok düşkündür.
Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.
Küçük kızlar genellikle oyuncak bebeklere bayılır.
O, bu tür müziği seviyor.
O hayvanları sever.
O gitar çalmaya çok düşkündür.
Benim ailem kız arkadaşıma çok düşkündü.
Ram ve Sita Hanuman'a deli oluyorlardı.
Sen evcil hayvanlara düşkün değilsin, değil mi?
Radyo dinlemeye düşkün müsünüz?