Examples of using "Endangered" in a sentence and their turkish translations:
Fadıl, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.
Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.
Filler nesli tükenmekte olan bir türdür.
Bir sürü nesli tükenmekte olan türler var.
Bu bitki kritik tehlike altında.
Nesli tükenmekte olan bir türdür.
Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Dilinin tehlikede olduğunu sana ne düşündürüyor?
Tehlikede olan deniz yaşamını korumak için bir fon kuruldu.
Soyları tükenmekte olan hayvan popülasyonlarını yeniden kurmaya çalışıyorlar.
Bugün dünyamızda konuşulan dillerin yarıdan fazlası tehlike altındadır..
O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.