Translation of "Earned" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Earned" in a sentence and their turkish translations:

- You've earned it.
- You earned it.

Onu hak ettin.

earned in Spain.

İspanya'da kazanılan tek kişi .

Trust is earned.

Güven kazanılır.

She earned money.

O para kazandı.

I've earned it.

Onu hak ettim.

You've earned this.

Bunu kazandın.

I earned it.

Onu ben kazandım.

He earned it.

O onu kazandı.

Tom earned it.

Tom onu kazandı.

Mary earned it.

Mary onu kazandı.

We earned it.

Biz onu kazandık.

They earned it.

Onlar onu kazandı.

Tom earned money.

Tom para kazandı.

- You deserved it.
- You've earned it.
- You earned it.

- Sen bunu hak ettin.
- Onu hak ettin.

You've really earned this.

Bunu gerçekten kazandınız.

You've earned a break.

Bir molayı hak ettin.

You've earned a rest.

Bir dinlenmeyi hak ettin.

Tom has earned it.

Tom onu kazandı.

You've earned this, Tom.

Bunu hak ettin, Tom.

Tom has earned this.

Tom bunu kazandı.

Sami earned good money.

Sami iyi para kazandı.

You've earned a good rest.

İyi bir dinlenmeyi hak ettin.

He earned a law degree.

O bir hukuk derecesi kazandı.

You've earned yourself a subscriber!

Kendinize bir abone kazandınız!

I earned a bachelor's degree.

Ben bir lisans derecesi aldım.

Tom earned a merit badge.

Tom bir başarı madalyası kazandı.

I've earned it without you.

Ben onu sen olmadan kazandım.

- Don't fritter your newly earned money away!
- Don't squander your newly earned money!

Yeni kazandığın parayı israf etme!

- Tom earned a lot of money.
- Tom has earned a lot of money.

Tom çok para kazandı.

I earned my PhD in History,

Tarih bölümünde doktora yaptım

I wish I earned more money.

Keşke daha fazla para kazansam.

He earned money by delivering newspapers.

- Gazete dağıtarak para kazandı.
- Gazete teslim ederek para kazanıyordu.

- She deserved it.
- She earned it.

O onu hak etti.

His brave deed earned him respect.

Onun cesur hareketi ona saygı kazandırdı.

Tom earned a lot of money.

Tom çok para kazandı.

We haven't really earned anything yet.

Aslında henüz hiçbir şey kazanmadık.

Tom earned his doctorate in Boston.

Tom doktorasını Boston'da kazandı.

Sami earned more than 600,000 dollars.

Sami 600.000 dolardan fazla kazandı.

Money can be earned without doing evil.

Kötülük yapmadan da para kazanılabilir.

He earned as much money as possible.

Mümkün olduğunca çok para kazandı.

He has earned a lot of money.

O, çok para kazandı.

Tom gave his mother everything he earned.

Tom kazandığı her şeyi annesine verdi.

He earned his living as an engineer.

Geçimini bir mühendis olarak sağladı.

He earned his living as a singer.

O bir şarkıcı olarak geçimini sağladı.

Tom earned some money by mowing lawns.

Tom çimleri biçerek biraz para kazandı.

He earned his living as a teacher.

Bir öğretmen olarak hayatını kazandı.

Don't fritter your newly earned money away!

Yeni kazandığın parayı boşa harcama!

This is more than I have earned.

Bu, kazandığımdan daha fazla.

His ideas never earned him a dime.

Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.

- Tom did make money.
- Tom earned money.

Tom para kazandı.

Tom earned a full scholarship to college.

Tom üniversite için tam burs kazandı.

Sami earned quite a bit of money.

Sami hayli para kazandı.

Sami earned a substantial amount of money.

Sami önemli miktarda bir para kazandı.

- He won her love.
- He earned her love.

Onun sevgisini kazandı.

She earned remarkable grades at the final exams.

O final sınavlarında dikkat çekici notlar kazandı.

His ideas never earned him a single penny.

Onun fikirleri ona bir tek kuruş kazandırmadı.

She calculated that she had earned 1,500 dollars.

O, bin beş yüz dolar kazandığını hesapladı.

Mary earned many badges as a girl scout.

Mary bir kız izci olarak birçok başarı madalyası kazandı.

He earned no more than ten dollars a day.

Günde on dolardan fazla kazanmıyordu.

Tom earned good money when he lived in Boston.

Tom; Boston'da yaşadığı süre iyi para kazandı.

Or deliver the information that he earned the most money.

veya da en çok parayı kazandığı bilgiyi ulaştırıyormuş.

The company earned $300 million on sales of $4,000 million.

Şirket 4 milyar dolar satıştan, 300 milyon dolar kazandı.

Tom has earned the right to say whatever he wants.

Tom istediğini söylemeye hak kazandı.

When Tom was a teenager, he earned money delivering newspapers.

Tom bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.

Tom worked very hard and earned a lot of money.

Tom çok sıkı çalıştı ve çok para kazandı.

Sally Ride attended Stanford University where she earned four degrees.

Sally Ride, dört derece kazandığı Stanford Üniversitesine katıldı.

He earned the money he needed to go to college.

O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.

Tom earned money by playing his guitar on street corners.

Tom cadde köşelerinde gitarını çalarak para kazandı.

You've worked hard for months and have certainly earned a holiday.

Aylardır çok çalıştın ve kesinlikle bir tatil kazandın.

- Tom has earned a number of awards.
- Tom won several awards.

Tom birkaç ödül kazandı.

- Tom earned a lot of money.
- Tom made a good deal of money.
- Tom made a lot of money.
- Tom has earned a lot of money.

Tom çok para kazandı.

He was an artist who earned a living by painting royal portraits.

O, kraliyet portrelerini yaparak geçimini sağlayan bir sanatçıydı.

Chinese diver Chen Aisen earned a perfect score on his last dive.

Çinli dalgıç Chen Aisen son dalışında mükemmel bir puan kazandı.

- Tom received his doctorate in 2013.
- Tom earned his doctorate in 2013.

Tom doktorasını 2013'te aldı.

And that earned her a platform from which she could educate the world.

ve dünyayı eğitebileceği bir platform yarattı.

- A penny saved is a penny earned.
- A penny saved is a penny gained.

- Damlaya damlaya göl olur.
- Tasarruf edilen bir peni kazanılan bir penidir.

- My salary was high this month.
- I earned a lot of money this month.

Bu ay çok para kazandım.

Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.

Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.

And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.

Bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusunu kazandın.

- Tom has won many awards.
- Tom has won many prizes.
- Tom has earned many awards.

Tom birçok ödül kazandı.

- He made a lot of money.
- Tom earned a lot of money.
- Tom made a lot of money.

O çok para kazandı.

Franklin went to school and studied very hard. By the end of the first year, he had earned a full college scholarship.

Franklin okula gitti ve çok çalıştı. Birinci yılın sonunda tam üniversite bursu kazandı.

- A penny saved is a penny earned.
- Take care of the pence and the pounds will take care of themselves.
- Drop by drop, the water can conglomerate into a lake.
- A penny saved is a penny taxed.
- Drop by drop, the lake fills.

Damlaya damlaya göl olur.