Translation of "Dining" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Dining" in a sentence and their turkish translations:

- Where is the dining room?
- Where is the dining hall?
- Where's the dining room?

Yemek salonu nerede?

- Where is the dining room?
- Where's the dining room?

Yemek odası nerede?

Where's the dining car?

Yemek arabası nerede?

How about dining out tonight?

Bu gece dışarıda yemeğe ne dersin?

I'm dining out this evening.

Bu akşam dışarıda yiyeceğim.

I wipe the dining table.

Yemek masasını silerim.

Where is the dining hall?

Yemek salonu nerede?

Is the dining room open now?

Yemek odası şimdi açık mı?

Their dining room is very spacious.

Onların yemek odası çok geniş.

The dining area is always busy.

Yemek alanı her zaman yoğun.

The dining area is rather busy.

Yemek alanı oldukça yoğun.

We'll be dining in the kitchen.

Biz mutfakta yemek yiyor olacağız.

Tom went into the dining room.

Tom yemek odasına gitti.

The dining room isn't open yet.

Kafeterya henüz açılmadı.

I am wiping the dining table.

Ben yemek masasını siliyorum.

What time does the dining room open?

Yemek odası saat kaçta açılır?

The living room adjoins the dining room.

- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odası, yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odasıyla yemek odası yan yanadır.

How about dining out for a change?

Değişiklik olsun diye dışarıda yemeğe ne dersin?

We eat dinner in the dining room.

Biz yemek odasında akşam yemeği yeriz.

When do they open the dining room?

Onlar yemek odasını ne zaman açarlar?

Don't talk about business while we're dining.

Yemek yerken işten bahsetme.

Take the jug to the dining room.

Sürahiyi yemek odasına götür.

Has the house got a dining room?

Evin bir yemek odası var mı?

Tom flipped on the dining room light.

Tom yemek odası lambasını açtı.

- She kept the dining room warm in winter.
- She kept the dining room warm in the winter.

Kışın yemek odasını sıcak tuttu.

What do you say to dining out together?

Birlikte dışarıda akşam yemeği yemeye ne diyorsun?

They're eating dinner now in the dining room.

Yemek odasında şimdi akşam yemeği yiyorlar.

What do you say to dining out tonight?

Bu gece dışarıda yemek yemeye ne dersin?

Tom entered the dining room, carrying a tray.

Tom yemek odasına girdi, bir tepsi taşıyordu.

Tom put his keys on the dining table.

Tom anahtarlarını yemek masasına koydu.

Why are there people in the dining room?

Neden yemek odasında insanlar var?

It looked as if the dining room had a continuation while sitting in the dining room on the wall.

Sanki yemek salonunda otururken yemek salonunun devamı varmış gibi görünüyordu duvarda

Our house has seven rooms including the dining room.

Yemek odası dahil, bizim evin yedi odası vardır.

I just ran into Tom in the dining hall.

Az önce yemekhanede Tom'a rastladım.

The tablecloth on our dining room table is white.

Yemek odası masasındaki örtü beyazdır.

Tom is alone in the dining room with Mary.

Tom Mary ile yemek odasında yalnız.

Don't put your belongings on the dining-room table.

Eşyalarınızı yemek odası masasına koymayın.

Tom put three candles on the dining room table.

Tom yemek odası masasına üç tane mum koydu.

Tom turned on the light in the dining room.

Tom yemek odasındaki ışığı açtı.

Don't put your books on the dining room table.

Kitaplarınızı yemek odası masasına koymayın.

Tom is eating dinner now in the dining room.

Tom şimdi yemek odasında akşam yemeği yiyor.

Make your way to the dining table! Dinner is served.

Yemek masasına doğru yol alın! Akşam yemeği sunuldu.

Tom is eating lunch with Mary in the dining room.

Tom yemek odasında Mary ile öğle yemeği yiyor.

The dining car's at the front end of the train.

Yemek arabası trenin ön ucunda.

What kind of wood is this dining table made of?

- Bu yemek masası nasıl bir ağaçtan yapılmış?
- Bu yemek masası ne tür bir ağaçtan yapılmış?

The house has a dining room, a bedroom and a study.

Evin bir yemek odası, bir yatak odası ve bir çalışma odası var.

Last dinner table depicted on the wall of a monastery dining hall

Bir manastırın yemek salonun duvarına resmedilmiş son akşam yemeği tablosu

Tom and Mary sat at the dining room table facing each other.

Tom ve Mary birbirine bakarak yemek odası masasında oturdu.

Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.

Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.

Tom ate the apple that Mary had left on the dining room table.

Tom, Mary'nin yemek odası masasında bıraktığı elmayı yedi.

Tom sat at the dining room table, drinking chocolate milk through a straw.

Tom bir kamışla çikolatalı sütü içerken yemek odası masasına oturdu.

There were three empty beer cans on the dining room table in front of Tom.

Yemek odası masasında Tom'un önünde üç boş bira kutusu vardı.

There are three bedrooms, a kitchen, a dining room, a living room, and a bathroom.

Üç yatak odası, bir mutfak, bir yemek odası, bir oturma odası ve bir banyosu var.

I don't know exactly where I left my keys, but I think they're on the dining room table.

Anahtarlarımı nereye bıraktığımı tam olarak bilmiyorum ama sanırım onlar yemek odası masasındalar.