Translation of "Citizen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Citizen" in a sentence and their turkish translations:

- I am an American citizen.
- I'm an American citizen.

Ben bir Amerikan vatandaşıyım.

- I am a United States citizen.
- I'm a US citizen.

Ben bir ABD vatandaşıyım.

I'm a French citizen.

Ben bir Fransız vatandaşıyım.

I'm a US citizen.

Ben bir ABD vatandaşıyım.

I'm a U.S. citizen.

Ben bir Birleşik Devletler vatandaşıyım.

- Tom has become a Canadian citizen.
- Tom became a Canadian citizen.

Tom bir Kanada vatandaşı oldu.

- I'm a citizen of Earth.
- I'm a citizen of the world.
- I am a citizen of the world.

- Ben bir dünya vatandaşıyım.
- Bir dünya vatandaşıyım.

He's a law-abiding citizen.

O, yasalara saygılı bir vatandaş.

She's a law-abiding citizen.

O, yasalara saygılı bir vatandaş.

The witness sees the citizen.

Tanık vatandaşı anlar.

I am a Roman citizen.

Ben bir Roma vatandaşıyım.

I'm a citizen of Earth.

Ben bir dünya vatandaşıyım.

I'm not a US citizen.

Ben bir ABD vatandaşı değilim.

I'm just a concerned citizen.

Ben sadece endişeli bir vatandaşım.

Are you a Japanese citizen?

Bir Japon vatandaşı mısınız?

He's a citizen of China.

O bir Çin vatandaşıdır.

Are you a Canadian citizen?

Sen bir Kanada vatandaşı mısın?

Tom is an American citizen.

Tom bir Amerikan vatandaşı.

Mary is a Canadian citizen.

Mary bir Kanada vatandaşı.

Tom is an Australian citizen.

Tom bir Avustralya vatandaşı

Tom is a British citizen.

Tom bir İngiliz vatandaşı.

He became an American citizen.

O bir Amerikan vatandaşı oldu.

Mario is an Italian citizen.

Mario bir İtalyan vatandaşıdır.

Emily is an Australian citizen.

Emily, Avustralya vatandaşıdır.

Is Tom a Canadian citizen?

Tom bir Kanada vatandaşı mı?

Tom isn't a Japanese citizen.

Tom bir Japon vatandaşı değil.

Tom is a Canadian citizen.

Tom bir Kanada vatandaşı.

Tom became a Japanese citizen.

Tom bir Japon vatandaşı oldu.

I'm already a senior citizen.

- Zaten yaşlı bir vatandaşım.
- Zaten kıdemli bir vatandaşım.

Tom is an upstanding citizen.

Tom dürüst bir vatandaş.

Aren't you a Canadian citizen?

Sen bir Kanada vatandaşı değil misin?

Are you a non-citizen?

- Gayrivatandaş mısın?
- Yabancı uyruklu musun?

Clara is a Cuban citizen.

Clara Küba vatandaşıdır.

Yusuf is a Turkish citizen.

Yusuf bir Türk vatandaşı.

- I'm a citizen of the world.
- I am a citizen of the world.

Bir dünya vatandaşıyım.

- Tom's a decent, law-abiding citizen.
- Tom is a decent, law-abiding citizen.

Tom terbiyeli, yasalara saygılı bir vatandaş.

An ordinary citizen, a field worker,

tıpkı bir girişimciye, entelektüele,

A good citizen obeys the laws.

İyi bir vatandaş yasalara uyar.

Every citizen has a security number.

Her vatandaşın bir güvenlik numarası vardır.

Tom wants to become a citizen.

Tom bir vatandaş olmak istiyor.

I am a citizen of Sapporo.

Ben bir Sapporo vatandaşıyım.

I want to become a citizen.

Ben bir vatandaş olmak istiyorum.

He wants to become a citizen.

- O bir vatandaş olmak istiyor.
- Vatandaş olmak istiyor.
- Vatandaşlığa geçmek istiyor.

She wants to become a citizen.

O bir vatandaş olmak istiyor.

Mary wants to become a citizen.

Mary bir vatandaş olmak istiyor.

Every citizen ought to help them.

Her vatandaşın onlara yardım etmesi gerekir.

Tom is a law-abiding citizen.

- Tom yasalara uyan bir vatandaştır.
- Tom kanunlara saygılı bir yurttaş.

Tom is a citizen of Australia.

Tom bir Avustralya vatandaşı.

Every citizen has rights and duties.

Her vatandaşın hakları ve görevleri vardır.

What concerns the citizen of today?

Bugünün vatandaşını ilgilendiren şey nedir?

You're a Canadian citizen, aren't you?

Sen bir Kanada vatandaşsın, değil mi?

Tom isn't a citizen of Australia.

Tom bir Avustralya vatandaşı değil.

Tom wanted to become a citizen.

Tom vatandaşlığa geçmek istiyordu.

Tom is married to a Canadian citizen.

Tom Kanadalı bir vatandaşla evli.

Tom wanted to become a Canadian citizen.

Tom bir Kanada vatandaşı olmak istedi.

I am also a citizen of Tokyo.

Ben de bir Tokyo sakiniyim.

What country are you a citizen of?

Hangi ülkenin vatandaşısın?

Not every citizen of Russia is Russian.

Rusya'nın her vatandaşı Rus değildir.

Tom became a Canadian citizen in 2013.

Tom 2013 yılında bir Kanada vatandaşı oldu.

He is a citizen of this country.

- Bu ülkenin bir vatandaşı o.
- O bu ülkenin bir yurttaşı.

He's a loyal citizen of his country.

Ülkesine bağlı bir vatandaş.

- Tom considers himself to be a citizen of the world.
- Tom regards himself as a world citizen.

Tom kendini bir dünya vatandaşı olarak düşünüyor.

And so each citizen plays an indispensable role.

Ve her vatandaş böyle vazgeçilmez bir rol oynar.

He became a citizen of the United States.

O, Amerika Birleşik Devletlerinin bir vatandaşı oldu.

Tom is a citizen of the United States.

Tom bir Amerika Birleşik Devletleri vatandaşıdır.

Tom is a loyal citizen of his country.

Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.

You want to become a citizen, don't you?

Bir vatandaş olmak istiyorsun, değil mi?

He is a British citizen, but lives in India.

O bir İngiliz vatandaşı fakat Hindistan'da yaşıyor.

In capitalism, a citizen is not obligated to shop.

Kapitalizmde, bir vatandaş alışveriş yapmak zorunda değildir.

He's a British citizen, but he lives in India.

O bir İngiliz vatandaşı, ama Hindistan'da yaşıyor.

The state government deprived the civil rights of their citizen.

Eyalet yönetimi vatandaşlarının sivil haklarını mahrum etti.

Tom considers himself to be a citizen of the world.

Tom kendini dünya vatandaşı sayıyor.

Mary was born in Australia, but is a Dutch citizen.

Mary, Avustralya'da doğdu ama Hollanda vatandaşıdır.

If you are American, you have a citizen duty for your country.

Eğer bir Amerikalıysan, ülken için bir vatandaşlık görevin var.

The killing of a black citizen in America by police strangles a riot

Amerika'da siyahi bir vatandaşın polis tarafından boğularak öldürülmesi isyan başlattı

I heard her speaking English as fluently as a citizen of the USA.

Onun bir Amerikan vatandaşı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.

Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.

Nowadays, we often use the term "senior citizen" to refer to old people.

Bugünlerde yaşlı insanları kastetmek için "kıdemli vatandaş" terimini sıklıkla kullanırız.

Dan is a citizen of this country and he will stay here forever.

Dan bu ülkenin bir vatandaşı ve sonsuza dek burada kalacak.

I am not an Athenian nor a Greek, but a citizen of the world.

Ben Atinalı veya Yunan değilim, yalnızca dünya vatandaşıyım.

He is French by birth, but he is now a citizen of the USA.

Doğuştan Fransızdır ama o şimdi bir ABD vatandaşı.

- She gave her seat to a senior citizen.
- She gave her seat to an elderly person.

O, koltuğunu yaşlı bir kişiye verdi.

It may be easier to get a long-term visa if your spouse is a citizen.

Eğer eşiniz bir vatandaş ise uzun süreli bir vize almak daha kolay olabilir.

People used to call me lazy, but now all of a sudden I'm a responsible citizen.

İnsanlar bana tembel diyordu, ama şimdi birden duyarlı vatandaş oldum.

He said that the Mexican citizen would definitely not be admitted to America and could not enter

Meksika vatandaşının kesinlikle Amerika'ya alınmayacağını ve giremeyeceğini söyledi

Thus, if any US citizen purchased Puerto Rico’s public debt, he or she was exempt from paying

Bu nedenle, herhangi bir ABD vatandaşı Porto Riko'yu satın aldıysa kamu borcu, ödemekten muaf

A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.

Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.

Black money scandal, 11th of September, expenseuro, the Old Europe, Hartz IV, Madame Chancellor, fanmile, climatic catastrophe, financial crisis, wreckage bonus and citizen of anger are the last ten words of the year in Germany.

Kara para skandalı, 11 Eylül, euronun yayılması, Eski Avrupa, IV. Hartz, Bayan Başbakan, vantilatör mili, iklim felaketi, mali kriz, enkaz primi ve kızgın vatandaş, Almanya'da yılın son 10 kelimesidir.