Translation of "Chain" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Chain" in a sentence and their turkish translations:

Wait threw the chain threw the chain

zincir attı bekleyin zincir attı

Oil the chain.

- Zinciri yağla.
- Zinciri yağlayın.

You form a chain -

bir zincir oluşturuyorsunuz-

Somebody's yanking my chain.

Biri benimle dalga geçiyor.

He's a chain smoker.

O bir sigara tiryakisi.

I'm a chain smoker.

Ben bir sigara tiryakisiyim.

- Tom put oil on the bicycle chain.
- Tom oiled his bicycle chain.

Tom bisiklet zincirini yağladı.

We lubricated our chain ourselves

zincirimizi kendimiz yağlardık

They formed a human chain.

Onlar bir insan zinciri oluşturdular.

It started a chain reaction.

Zincirleme bir reaksiyon başladı.

Tom is a chain smoker.

Tom bir sigara tiryakisi.

Tom is yanking your chain.

Tom seni rahatsız ediyor.

Tom chain-locked the door.

Tom kapıyı zincirle kilitledi.

Tom was a chain smoker.

Tom peş peşe sigara içen bir tiryakiydi.

Sami's dog broke its chain.

Sami'nin köpeği zincirini kırdı.

Looks like an old miner's chain.

Eski bir madenci zincirine benziyor.

I saw a chain of mountains.

Bir sıradağ gördüm.

What's your favorite convenience store chain?

En sevdiğiniz market zinciri nedir?

Sami shackled Layla with a chain.

Sami, Leyla'ya zincirle bağladı.

Tom is just pulling your chain.

Tom seninle dalga geçiyor.

And plastic is in the food chain.

ve plastik de besin zinciri içinde.

The food chain of the bay changed.

körfezin besin zinciri değişti.

The dog should be on a chain.

Köpek zincirlenmelidir.

George put a chain on the dog.

George köpeğine bir zincir taktı.

Tom put oil on the bicycle chain.

Tom bisiklet zincirinin üzerine yağ koydu.

Aldi is a German discount supermarket chain.

Aldi bir Alman indirim süpermarketleri zinciridir.

Tom tried to cut through his chain.

Tom zincirini kesmeye çalıştı.

- A chain fails at its weakest link.
- A chain is only as strong as its weakest link.

Zincir en zayıf halkasından kopar.

- The strength of the chain is in the weakest link.
- A chain fails at its weakest link.
- A chain is only as strong as its weakest link.

- Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.
- Zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır.

Good news, we've rejoined the cold chain route,

İyi haber şu ki soğuk zincir güzergâhına yeniden ulaştık.

The large chain store created a new branch.

Büyük mağaza zinciri yeni bir şube açtı.

A link joins two parts of a chain.

Bir link bir zincirin iki parçasını birleştirir.

Tom pulled the chain on the closet light.

Tom tuvalet ışık zincirini çekti.

A chain is made up of many links.

Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.

One link broken, the whole chain is broken.

- Halkanın biri kopuksa, tüm zincir kopuktur.
- Tesbih bir yerinden koparsa tüm taneleri dökülür.

I want to chain myself to that tree.

Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum.

Tom wore a silver chain around his neck.

Tom boynunun etrafına gümüş bir zincir taktı.

How often do you use your chain saw?

Zincirli testerinizi ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

- I don't think this chain will stand the strain.
- I don't think that this chain will stand the strain.

Bu zincirin gerginliğe dayanacağını sanmıyorum.

[Bear] Good news, we've rejoined the cold chain route,

İyi haber şu ki soğuk zincir güzergâhına yeniden girdik

So, what do you reckon? Climb up the chain?

Ne düşünüyorsunuz? Zincire mi tırmanalım?

And that's that TRAPPIST-1 is a resonant chain.

Bu da TRAPPIST-1'in rezonant bir zincir olması.

Do you have a chain saw I could borrow?

Ödünç alabileceğim bir elektrikli testeren var mı?

Lamberto is the name of a large hotel chain.

Lamberto büyük otel zincirinin adıdır.

Tom gave Mary a key on a silver chain.

Tom Mary'ye gümüş bir zincir üzerinde bir anahtar verdi.

A totally ordered set is often called a "chain".

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir " zincir" denilir.

A chain is no stronger than its weakest link.

Bir zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir..

The chain is no stronger than its weakest link.

- Zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir.
- Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.

If you pull too hard, the chain will break.

Eğer zinciri çok güçlü çekersen kırılır.

I don't know why but every day someone would chain

neden bilmiyorum ama her gün birinin zinciri atardı

The boat is attached to the anchor by a chain.

Tekne bir zincirle çapaya bağlıdır.

That new chain store could put me out of business.

O yeni zincir mağazası beni işsiz bırakabilir.

- Tom is a chain smoker.
- Tom is a heavy smoker.

Tom bir sigara tiryakisi.

All living things are connected in one chain of being.

Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.

Tom began chain-smoking after the death of Mary's cat.

Tom Mary'nin kedisinin ölümünden sonra art arda sigara içmeye başladı.

A chain is only as strong as its weakest link.

Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.

- There was a chain-reaction crash during rush hour.
- There was a pileup during rush hour.
- There was a chain accident during rush hour.

Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı.

- I don't have a chain saw, but I know someone who does.
- I don't have a chain saw, but I know somebody who does.

Bir zincir testerem yok ama testeresi olan birini tanyorum.

Look, this line is obviously part of this cold chain route.

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

A chain of events led to the outbreak of the war.

Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

Do you know how to use this kind of chain saw?

Bu tür zincirli testere kullanmayı biliyor musun?

Algae and plankton are at the bottom of the food chain.

Yosunlar ve planktonlar besin zincirinin altındadır.

Our hope chain is very long and we're all connected to nature.

Umut zincirimiz çok uzun ve hepimiz doğaya bağlıyız.

You had better chain up the dog so that he won't bite.

Isırmasın diye köpeği zincirlesen iyi olur.

And then the plastic starts making its way up the food chain,

Sonrasında plastikler besin zincirinde ilerlemeye başlar.

I had better chain up the dog so that he won't bite.

O ısırmasın diye köpeği zincirlesek iyi. olur.

I don't have a chain saw, but I know somebody who does.

Bir elektrikli testerem yok ama testeresi olan birini tanıyorum.

[Bear] Rappelling into that gorge has taken us off the cold chain route

O yarığa halatla inmek bizi soğuk zincir güzergâhından çıkarıp

Is still more than ten miles away, due northeast on this cold chain route.

15 kilometre ileride, soğuk zincir güzergâhının kuzeydoğusunda.

The chain of crimes are thought to have been committed by the same man.

Cinayetler zincirinin aynı adam tarafından işlendiği sanılmaktadır.

The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.

Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.

The suspect had a nervous disposition, was a chain smoker and had bitten his nails down to the quick.

Şüphelinin sinirli bir yaradılışı vardı, bir sigara tiryakisiydi ve sapına kadar tırnaklarını yemişti.

We're getting near the end of this cold chain route. And the Embarra village is only a few miles away.

Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.

Humans are not at the top of the food chain. After all, lions eat people, but people don't eat lions.

İnsanlar besin zincirinin üstünde değiller. Sonuçta, aslanlar insanları yiyor, ama insanlar aslanları yemiyor.

With this distinction, a nation that dies for its independence considers that humanity resorted to every sacrifice required by its honor and dignity, and, of course, when compared to a numb, dishonorable nation that puts the chain of imprisonment around its neck, its place in the eyes of friends and enemies is very different.

Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.