Translation of "Calendar" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Calendar" in a sentence and their turkish translations:

Check the calendar.

Takvimi kontrol et.

I need a calendar.

Bir takvime ihtiyacım var.

Tom checked his calendar.

Tom takvimini kontrol etti.

I'll buy a calendar.

Bir takvim alacağım.

Tom looked at the calendar.

Tom takvime baktı.

Let me check the calendar.

Takvimi kontrol edeyim.

Tom showed Mary his calendar.

Tom Mary'ye takvimini gösterdi.

Let me check my calendar.

Takvimimi kontrol edeyim.

There is no fixed calendar.

Sabit bir takvim yok.

I looked at the calendar.

Takvime baktım.

Did you bring the calendar?

- Takvimi getirdin mi?
- Takvimi getirdiniz mi?

- I hang the calendar on the wall.
- I hung the calendar on the wall.

Takvimi duvara astım.

May 1 removed from the calendar

1 Mayıs takvimden çıkarıldı

Let me just check my calendar.

Sadece takvimimi kontrol edeyim.

I'm going to check my calendar.

Takvimimi kontrol edeceğim.

The calendar has many pretty pictures.

Takvimde çok güzel resimler var.

I'll put it on my calendar.

Onu takvimime koyacağım.

Where should I hang this calendar?

Bu takvimi nereye asayım?

There's a calendar hanging on the wall.

Duvarda asılı bir takvim var.

I marked your birthday on my calendar.

Takvimimde doğum gününü işaretledim.

Tom took the calendar off the wall.

Tom takvimi duvardan kaldırdı.

The calendar is hanging on the wall.

Takvim duvarda asılı duruyor.

I'm hanging the calendar on the wall.

Ben takvimi duvara asıyorum.

She hung the calendar on the wall.

Takvimi duvara astı.

Tom hung a calendar on the wall.

Tom duvara bir takvim astı.

I have a calendar on my desk.

Masamda bir takvimim var.

I've put your birthday on my calendar.

Senin doğum gününü takvimime koydum.

I looked at the calendar on the wall.

Duvardaki takvime baktım.

Tom looked at the calendar on his desk.

Tom masasındaki takvime baktı.

January is the first month of the calendar.

Ocak takvimin ilk ayıdır.

How do you like my new wall calendar?

Yeni duvar takvimimi beğendin mi?

The Julian calendar was in force in Russia.

- Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.

The teacher took off the fifth calendar page.

Öğretmen beşinci takvim sayfasını çıkardı.

I neglected to note it in my calendar.

Onu takvimime not etmeyi ihmal ettim.

I have that date circled on my calendar.

Takvimimde o tarihi daire içine aldım.

I looked at the calendar on my desk.

Masamdaki takvime baktım.

December is the last month of the secular calendar.

Aralık seküler takvimin son ayıdır.

January is the first month in the secular calendar.

Ocak seküler takvimdeki ilk aydır.

Elul is the last month in the Hebrew calendar.

Elul, İbrani takvimindeki son aydır.

A lunar month is shorter than a calendar month.

- Kameri ay takvim ayından kısadır.
- Kameri ay takvim ayından daha kısadır.

In the Spanish calendar, the week begins with Monday.

İspanyol takvimde hafta pazartesi ile başlar.

The date on the calendar was September 23, 1964.

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü.

The lunar month is shorter than the calendar month.

Kamerî aylar miladi aylardan daha kısadır.

Ramadan is the ninth month of the Muslim calendar.

Ramazan, İslami takvimin dokuzuncu ayı.

- Do you have a timetable?
- Do you have a calendar?

Bir takvimin var mı?

Tom put the calendar on the wall behind his desk.

Tom takvimi masasının arkasındaki duvara astı.

- I'll check my schedule.
- I'm going to check my calendar.

Ajandama bakacağım.

The 10th year of Showa is 1935 in the Western calendar.

Showa'nın 10. yılı, Batı takviminde 1935'dir.

I put a red mark on the calendar for my birthday.

Doğum günüm için takvimde kırmızı bir işaret koydum.

2010 was the Year of the Tiger in the Chinese lunar calendar.

2010, Çin ay takviminde Kaplan Yılı'ydı.

Tom gave Mary a calendar and she put it on her refrigerator.

Tom Mary'ye bir takvim verdi ve o onu buzdolabının üstüne koydu.

According to the Mayan calendar, the end of the world will come soon.

Maya takvimine göre, yakında dünyanın sonu geliyor.

The house was so old that there was still a calendar from 1956 hanging inside.

Ev o kadar eskiydi ki, içinde hâlâ 1956 yılının takvimini muhafaza ediyordu.