Examples of using "Bribe" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir rüşvet değil.
Tom Mary'ye rüşvet verdi mi?
çünkü matematikte iyi olmanın
Bana rüşvet vermeye çalışma.
Tom bana rüşvet vermeye çalıştı.
O, rüşvet almayı reddetti.
Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?
O bile ona rüşvet vermeye çalıştı.
Polis memuru bir rüşvet kabul etti.
Tom rüşvet almayı reddetti.
Tanrı'nın yasası rüşvet alanları lanetler.
Tom rüşvet aldığını itiraf etti.
- Tom rüşveti kabul ettiğini yalanladı.
- Tom rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.
- Tom rüşveti kabul ettiğini reddetti.
üstelik rüşvet düzeni çok fazla
dini kullanan rüşvetçi dolandırıcı üç kağıtçılar
Belediye başkanı bir rüşvet aldığını inkar etti.
O, onun rüşvet almasını umuyordu.
O, onu rüşvet almaya ikna etti.
Tom Mary'ye rüşvet veremedi. Fakat, denedi.
Tom, Mary'nin rüşvet almasını bekledi.
O, rüşvet alacak bir adam değildir.
Bana rüşvet vermeye çalıştığına inanamıyorum.
Sana rüşvet almanı söylemedim.
Politikacıya büyük bir rüşvet teklif etti.
- Rüşvet kabul ettiğini inkar etti.
- Rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.
Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.
Rüşveti kabul etmesi için onu ikna edemedi.
O, rüşvet alacak son adamdır.
Sen rüşveti kabul ettin mi, etmedin mi?
Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.
O hakime rüşvet veremezsin.
Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
Herkes onun rüşvet aldığından şüphelendi.
Bay Koop rüşvet alacak kişi türü değil.
Bir trafik polisi, bir sürücünün sürücü belgesini almamayı rüşvet karşılığı kabul etti.
O hakimi satın alamazsın.