Examples of using "Boundaries" in a sentence and their turkish translations:
Doğa hiçbir sınır tanımaz.
Sizin sınırlar beni tutmaz.
Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı
Asıl çekiciliği sınırları yıkıyor olması.
Ağır kokularını etrafa sürerek sınır belirliyorlar.
Onunla aramızdaki sınırlar yok olmuş gibiydi.
Pilot bulutların üstünde sınırları olmayan bir özgürlük hissetti.
bu kutunun sınırlarının çok iyi tanımlandığını görürsünüz.
Tüm aktif yanardağların yüzde altmışı, tektonik plakalar arasındaki sınırlarda meydana gelir.
Matematik hiçbir ırk veya coğrafi sınır tanımaz; matematik için, kültürel dünya tek ülkedir.
Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?