Examples of using "Deeply" in a sentence and their turkish translations:
Derin nefes alın
Derin derin soludu.
Derin bir nefes alın.
- Derin derin soludu.
- Derince bir nefes aldı.
Derinden kızardı.
Tom derin biçimde içini çekti.
O, derin biçimde uyudu.
O derinlemesine uyudu.
Haydi derin nefes alalım,
Tom derin biçimde nefes aldı.
Tom derinden nefes aldı.
Derinden hayal kırıklığına uğradım.
Derinden soludum.
- Tom çok rahatsız.
- Tom derinden rahatsız.
Onlar ona yürekten hayrandır.
Onu içtenlikle öptü.
O onu içten öptü.
Tom derinden sıkıntılı.
Tom derinden etkilendi.
Bu beni derinden yaraladı.
Ona son derece pişmanım.
Tom derinden nefes alıyordu.
Çok utanıyorum.
Tom derinden şok oldu.
Fazla derin uyuma.
Bu son derece haksız.
Bu çok sıkıntılı.
- Tom bu işe çok bulaşmıştı.
- Tom derinden ilgiliydi.
Derinden sarsıldım.
Tom, Mary'yi derinden özlüyor.
O, ona derinden bağlıdır.
- Ne çektiğini çok iyi anlıyorum.
- Senin için çok üzülüyorum.
Hikaye bizi derinden etkiledi.
O beni içten selamladı.
İzleyici derinden etkilendi.
Onlar içten âşıklar.
Derin nefes almak sağlıklıdır.
Seni son derece özledim.
Sen derinden rahatlamış olmalısın.
- Derin nefes alamadı.
- Derin nefes alamıyordu.
Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.
Bunun için çok endişeliyim.
Biz ondan derin bir biçimde endişe duyuyoruz.
Biz derinden aşıktık.
Haber onu derinden etkiledi.
Haber onu derinden üzdü.
O, bu kayba son derece üzüldü.
Birbirlerini derinden seviyorlar.
İnsanlarla son derece ilgileniyorum.
O karardan derin biçimde pişmanım.
Bu çok rahatsız edici.
Ağzınızdan derin bir nefes alın.
Oldukça üzgün ve memnuniyetsizdim.
Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- O, şimdi son derece borçlu.
- Şu an borca batmış durumda.
Jack, derinden pişman olmuş gibi görünüyor.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
Ben son derece yüzeysel bir insanım.
İnsanlar onun ani ölümüne derinden üzüldüler.
Birbirinizi içten seviyor musunuz?
Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
Onun gözlerine son derece içten baktı.
- Tom Mary'nin gözlerine derinden baktı.
- Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
Kibarlığın için derinden minnettarım.
Ondan çok etkilendim.
Sana yürekten âşığım.
Bu kayıp bizi derinden üzüyor.
Eylemlerim için derinden üzgünüm.
Sami kendini Leyla'ya derinden borçlu hissetti.
Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı
Babanız da protestolara yol açan bu öfkeyi
hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.
Hikayeden derin şekilde etkilendi.
- Manzaradan derinden etkilendim.
- Manzara beni derinden etkiledi.
Roma mimarisinden derinden etkilendim.
Ekonomi, siyasete derinden bağlı.
Onun cesaretinden oldukça etkilendim.
Çok utandım.
Tom Mary'ye derinden aşık oldu.
Son olaylar onu derinden etkiledi.
Kazaya sebep olduğuma son derece pişmanım.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
Konuşması beni derinden etkiledi.
Cesaretim kırıldı.
Onun hikayesinden derinden etkilendik.
Onun konuşmasından derinden etkilendim.
Tom ve Mary birbirini çok seviyor.
Bu çok endişe verici.
Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
Hikayeden derinden etkiledim.
Ben çok utangaçım.
O anne ve babasına derinden bağlıdır.
Tom, Mary'ye derinden âşık.
Tom ve Mary derinden âşıklar.
- Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom, sanat tarihiyle derinden ilgilenmeye başladı.