Translation of "Avoided" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Avoided" in a sentence and their turkish translations:

Tom avoided Mary.

Tom, Mary'den çekindi.

He avoided danger.

O, tehlikeden kaçındı.

Sami avoided Layla.

Sami, Leyla'dan kaçındı.

Danger avoided this time.

Bu seferlik tehlikeden kaçındı.

He avoided the bait.

O, yemden kaçındı.

Tom avoided Mary's eyes.

Tom Mary'nin gözlerinden sakındı.

This can't be avoided.

Bu kaçınılamaz.

Tom avoided being caught.

Tom yakalanmaktan kaçındı.

Tom avoided the question.

- Tom soruyu engelledi.
- Tom soruyu geçiştirdi.
- Tom soruyu savuşturdu.

He avoided her gaze.

O onun dik dik bakışından sakındı.

Tom avoided the problems.

Tom sorunlardan kaçındı.

Tom avoided military service.

- Tom askerlik hizmetinden kaçtı.
- Tom askerlikten kaçtı.

He avoided her eyes.

Gözlerini kaçırdı.

Mayuko avoided doing hard work.

Mayuko zor iş yapmaktan kaçındı.

Yoko avoided answering my question.

Yoko soruma cevap vermekten kaçındı.

She avoided answering my questions.

O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.

She avoided him whenever possible.

Mümkün olduğunca ondan kaçındı.

He avoided looking at her.

O ona bakmaktan kaçındı.

In Armageddon, annihilation is avoided

Armageddon'da imhadan kaçınılır.

Tom avoided answering Mary's question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermekten kaçındı.

Tom avoided answering our questions.

Tom sorularımıza cevap vermekten kaçındı.

Tom avoided answering my question.

Tom soruma cevap vermekten kaçındı.

Tom avoided looking at Mary.

Tom Mary'ye bakmaktan sakındı.

Sometimes it can't be avoided.

Bazen kaçınılamaz.

Mary avoided making eye contact.

Mary göz teması kurmaktan kaçındı.

Tom avoided making eye contact.

Tom göz teması kurmaktan kaçındı.

Certain injuries can't be avoided.

Bazı yaralanmalar önlenemez.

It should be avoided completely.

Tamamen kaçınılması gerekir.

I've avoided speaking to Tom.

Tom'la konuşmaktan kaçındım.

Perhaps it can be avoided.

Belki de kaçınılabilir.

I avoided Tom for two months.

Tom'dan iki ay uzak durdum.

They avoided each other for days.

Günlerce birbirlerinden kaçındılar.

Tom avoided places where people smoked.

Tom insanların sigara içtiği yerlerden kaçındı.

Layla avoided dating for many years.

Leyla yıllarca çıkmaktan kaçındı.

He avoided my line of sight.

Gözüme görünmekten kaçındı.

War must be avoided at all costs.

Ne pahasına olursa olsun savaştan kaçınılmalı.

He avoided meeting her on the way.

Yolda onunla karşılaşmaktan kaçındı.

Harshness should be avoided in those cases.

Bu tür durumlarda, sertlikten kaçınılmalı.

- Tom avoided the question.
- Tom sidestepped the question.

Tom soruyu es geçti.

Tom and Mary avoided each other for days.

Tom ve Mary günlerce birbirlerinden kaçındılar.

- Tom looked away.
- Tom avoided making eye contact.

Tom yüzünü yana çevirdi.

- She averted her eyes.
- He avoided her eyes.

Gözlerini kaçırdı.

- He sidestepped the question.
- He avoided the question.

O, sorudan kaçındı.

Tom avoided making any comment on the matter.

Tom mesele ile ilgili bir yorum yapmaktan kaçındı.

Masi avoided the next phase of saw-scale hell:

Masi, zehrin cehenneminin sonraki safhası olan

People could have avoided many mistakes by simple experiments.

İnsanlar basit deneyimlerle birçok hatadan kaçınabilirlerdi.

- Had they left a little earlier, they would have avoided the traffic jam.
- If they'd left a little earlier, they would've avoided the traffic jam.
- If they'd left a little earlier, they would have avoided the traffic jam.

Biraz daha erken çıksalar, trafik sıkışıklığını atlatırlar.

Had he known the facts, the accident might have been avoided.

Gerçekleri bilseydi, kazadan kaçınılabilirdi.

- If only you had helped me yesterday, the problem would have been avoided.
- If only you had helped me yesterday, the problem would've been avoided.

Sadece dün bana yardım etseydin, sorun önlenirdi.

- If you had left a little earlier, you would have avoided the heavy traffic.
- If you'd left a little earlier, you would've avoided the heavy traffic.
- If you'd left a little earlier, you would have avoided the heavy traffic.

Biraz daha erken çıkmış olsaydın, yoğun trafikten kurtulmuş olurdun.

Further, Modi has avoided many essential reforms, such as ending India’s labour regulation,

Ayrıca, Modi Hindistan'ın işçi düzenlemesi gibi pek çok gerekli reformdan kaçındı.

Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.

Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.

There are sentences whose translation into certain languages is senseless and, therefore, should be avoided.

Muayyen dillere çevirisi anlamsız olan cümleler vardır ve bu yüzden, sakınılması gerekir.

If the Americans had had less influence on affairs, war might well have been avoided.

Amerikalıların işlerinde daha az etkileri olsaydı savaştan iyi kaçınılabilirdi.

Tom avoided listening to sad and sentimental love songs after he and Mary had split up.

O ve Mary ayrıldıktan sonra Tom üzücü ve duygusal aşk şarkılarını dinlemekten kaçındı.

By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.

Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.