Translation of "Aunt" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Aunt" in a sentence and their turkish translations:

I'm Tom's aunt.

- Ben Tom'un teyzesiyim.
- Ben Tom'un halasıyım.

Who's your aunt?

- Teyzen kim?
- Halan kim?

Where's your aunt?

- Halan nerede?
- Teyzen nerede?
- Halanız nerede?
- Teyzeniz nerede?

- She resembles her aunt.
- She looks like her aunt.

O, teyzesine benzer.

- My aunt had three kids.
- My aunt had three children.

Teyzemin üç çocuğu vardı.

His aunt looks young.

Onun teyzesi genç görünüyor.

My aunt looks young.

Teyzem genç görünüyor.

Aunt, this is Tom.

Hala, bu Tom.

Hasn't Rita's aunt prayed?

Rita'nın teyzesi dua etmedi mi?

She resembles her aunt.

O, teyzesini hatırlatıyor.

Mary is Tom's aunt.

- Mary Tom'un teyzesi.
- Mary, Tom'un halasıdır.

Mary is my aunt.

- Mary yengemdir.
- Mary teyzemdir.
- Mary halamdır.
- Mary bibimdir.
- Mary bibim olur.
- Mary halam olur.
- Mary teyzem olur.
- Mary yengem olur.

What does your aunt do?

Teyzen ne iş yapar?

His aunt has three cats.

Halasının üç kedisi vardır.

My aunt has three children.

Teyzemin üç çocuğu var.

My aunt gave me flowers.

Teyzem bana çiçek verdi.

My aunt brought me flowers.

Teyzem bana çiçek getirdi.

He boarded with his aunt.

Halası ile birlikte yaşadı.

His aunt lives in Austria.

Onun teyzesi Avustralya'da yaşıyor.

Tom lives with his aunt.

Tom teyzesiyle birlikte yaşar.

He visited his aunt yesterday.

Dün teyzesini ziyaret etti.

Did you see my aunt?

- Halamı gördün mü?
- Teyzemi gördün mü?

My aunt died of leukemia.

Teyzem lösemiden öldü.

My aunt is already here.

Teyzem zaten burada.

Which woman is your aunt?

- Hangi kadın senin teyzen?
- Hangi kadın senin halan?

Sami lived with his aunt.

- Sami teyzesiyle birlikte yaşıyordu.
- Sami halasıyla birlikte yaşıyordu.
- Sami yengesiyle birlikte yaşıyordu.
- Sami teyzesiyle birlikte oturuyordu.

Tom often visits his aunt.

Tom teyzesini sık sık ziyaret eder.

My aunt loves Creole music.

Halam Creole müziğini seviyor.

Aunt Mary is my mother's sister and Aunt Alice is my father's sister.

Mary teyzem, annemin kız kardeşi; Alice halam da babamın kız kardeşi.

- My uncle and aunt live in France.
- My aunt and uncle live in France.

Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

My aunt gave me an album.

Halam bana bir albüm verdi.

My aunt lives in New York.

Teyzem New York'ta yaşıyor.

The niece looks like her aunt.

Yiğen teyzesine benziyor.

He was accompanied by his aunt.

Ona teyzesi tarafından eşlik edildi.

My aunt lived a happy life.

Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.

He is staying with his aunt.

- O, halası ile kalıyor.
- O, teyzesi ile kalıyor.

My aunt is my father's sister.

Halam, babamın kız kardeşidir.

She visited her aunt and uncle.

Amca ve teyzesini ziyaret etti.

My aunt brought up five children.

Teyzem beş çocuk yetiştirdi.

My aunt died of lung cancer.

- Teyzem akciğer kanserinden öldü.
- Halam akciğer kanserinden öldü.

My aunt inherited the huge estate.

Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.

My uncle's wife is my aunt.

Amcamın karısı benim halam.

My mother's sister is my aunt.

Annemin kız kardeşi halamdır.

Yesterday, my aunt regained her sight.

Dün, halam görüşünü yeniden kazandı.

My aunt brought me some flowers.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

My aunt gave me a camera.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

One day I visited my aunt.

Bir gün teyzemi ziyaret ettim.

Father named me after his aunt.

Babam bana teyzesinin adını verdi.

He was living with his aunt.

O, teyzesi ile yaşıyordu.

Fadil's anchor was his aunt Layla.

Fadıl'ın çıpası, teyzesi Leyla'ydı.

My aunt now lives in comfort.

Teyzem şu anda rahat içinde yaşıyor.

Layla was talking to her aunt.

- Leyla teyzesiyle konuşuyordu.
- Leyla halasıyla konuşuyordu.

Tom is married to Mary's aunt.

Tom, Mary'nin teyzesi ile evlidir.

Mary is your aunt, isn't she?

Mary senin teyzendir, değil mi?

Tom's aunt is richer than mine.

Tom'un teyzesi benimkinden daha zengin.

Tom has an aunt named Mary.

- Tom'un Mary isminde bir teyzesi var.
- Tom'un Mary isminde bir halası var.
- Tom'un Mary adında bir teyzesi var.
- Tom'un Mary adında bir halası var.

You really look like your aunt.

Halana çok benziyorsun.

- Tom didn't know that Mary was John's aunt.
- Tom didn't know Mary was John's aunt.

Tom, Mary'nin John'un teyzesi olduğunu bilmiyordu.

My husband's elderly aunt was burned alive,

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

The ailing aunt let out a sigh.

Hasta teyze iç çekti.

Aunt Yoko is too weak to work.

Yoko teyze çalışmak için çok zayıf.

My aunt made me a new skirt.

Halam bana yeni bir etek yaptı.

My aunt is coming to Tokyo tomorrow.

Teyzem yarın Tokyo'ya geliyor.

I addressed the letter to my aunt.

Teyzeme mektup gönderdim.

My father's brother's wife is my aunt.

Babamın erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

My mother's brother's wife is my aunt.

Annemin erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

My uncle and aunt live in France.

- Amcam ve halam Fransa'da yaşıyor.
- Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

She came to live with her aunt.

Teyzesiyle yaşamaya geldi.

My aunt sent me a birthday present.

Teyzem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.

My mother gets along with my aunt.

Annem halamla iyi anlaşır.

My aunt grows tomatoes in her garden.

Teyzem bahçesinde domates yetiştirir.

She was named Elizabeth after her aunt.

Elizabeth'e halasının adı verildi.

Dan will be with aunt Linda tomorrow.

Dan yarın Linda teyzeyle olacak.

His aunt is all alone in London.

- Onun teyzesi Londra'da yapayalnız.
- Onun halası Londra'da yapayalnız.

My aunt is older than my mother.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

Dan was brought up by an aunt.

Dan bir hala tarafından yetiştirildi.

My aunt dropped in on me yesterday.

Dün teyzem beni ziyaret etti.

My aunt was pleased with my success.

Teyzem benim başarımdan memnundu.

She was brought up by her aunt.

O, teyzesi tarafından yetiştirildi.

My father named me after his aunt.

- Babam bana halasının adını verdi.
- Babam bana teyzesinin adını verdi.

Tom was brought up by an aunt.

Tom bir teyze tarafından büyütüldü.

Mary isn't my mother. She's my aunt.

Mary benim annem değil. O benim teyzem.

That aunt of his often visited America.

Onun teyzesi sık sık Amerika'yı ziyaret ediyordu.

I don't know where my aunt lives.

- Teyzemin nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Halamın nerede yaşadığını bilmiyorum.

This girl's aunt works at our place.

Bu kızın teyzesi bizim evde çalışıyor.