Examples of using "‘his" in a sentence and their turkish translations:
O onunki.
Onun hastalığı tüm umutlarını yıktı.
Onun şaşkınlığı onun yalanını açığa vurdu.
Kişiliği babasına benziyor.
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- Gözleri, korkusunu açığa vurdu.
- Gözleri, korkusunu ele verdi.
Başarısı ailesini mutlu etti.
Tom parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
Tom ellerini ceplerine koydu.
Tom ellerini dizlerinin üzerine koydu.
Tom ellerini kalçalarına koydu.
Tutuklandıktan sonrasında söylemleri ise
Onun sevinci yüzüne yansımıştı.
Vicdanında yalanını tarttı.
Onun burnu onun en iyi özelliğidir.
Onun soğukluğu arkadaşlarını soğuttu.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.
Onun başarısızlığı dikkatsizliğinden kaynaklandı.
Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Onun başarısı çabalarına bağlıdır.
Onun dedesi her zaman onu fikirlerini destekledi.
Başarısızlığı istifa etmesine neden oldu.
Onun hastalığı onun tüm umutlarını boşa çıkardı.
O, arkadaşlarına sırrını anlattı.
Sözleri hareketlerine uymuyor.
Onun işi bütün enerjisini çekti.
Babası geçenlerde işini kaybetti.
Ailesi onun onayına inanıyordu.
Babası onun planını onayladı.
Onun giysileri yaşına uymadı.
Onun başarısı başını döndürdü.
Onun arabulucuları onun emirlerine itaat etmedi.
Yanıtı onun ruh haline bağlıdır.
Onun solunda annesi oturuyordu.
Onun annesi onun doğum gününde öldü.
Küstahlığı onun çöküşüne yol açtı.
O vasiyetinde tüm servetini karısına bıraktı.
Ailesi cenazesinde hayatının gösterildiği bir film gösterdi.
Tom cüzdanını cebine geri koydu.
Yani cesedi.
Bu onunki.
sesi çatallaşıyor ve elleri titriyordu,
insanında en büyük düşmanı kendisidir
gerçekliğiyle ilk yüzleştiren ve tahttan feragat etmeye zorlayanlar arasındaydı.
Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.
Cüzdanını elinde tuttu.
O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
Ellerini kullanarak gözlerini ovuşturdu.
Hayatını şirketine adadı.
Onun arkadaşlarının çoğu onun planına destek oldu.
Dikkatsiz araba kullanması onu ölüme götürdü.
O başarısını ailesine borçludur.
Onun başarısızlığı onun bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.
Onun davranışları babasına hiç benzemiyor.
Onun alt yapısı onun selefininki ile paralellik göstermektedir.
Onun başarısızlığı onun tembelliğinden dolayı idi.
- Onun adı nedir?
- İsmi ne?
Tom arabasındaki anahtarları kilitledi.
Ben ellerini ceplerine koydu.
Babası hayatını bilime adamıştı.
Bu onun görüşü.
Parasını boşa harcadığına üzülüyor.
O, ellerini onun alnına koydu.
Dedesini sırtında taşıdı.
O, hayatını çalışmasına adamıştır.
Tom kitaplarını kilitli dolabına koydu.
O ellerini ceplerine koydu.
İşi onu karısından ayırıyor.
Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır.
Tom pantolonunu gömleğinin içine soktu.
Tom silahını yastığının altına koydu.
O, onun annesi değil kız kardeşidir.
O, sorumsuzluğundan dolayı işini kaybetti.
Ülkesi için hayatını verdi.
- Onun adı Tom.
- Adı Tom.
Cüzdanını cebine koydu.
Tom silahını kılıfından çıkardı.
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
Tom giysi koluyla yüzünü sildi.
Tom yastıkla başını örttü.
Kitabını karısına ithaf etti.
Tom gitarını yatağının altına kaydırdı.
Tom battaniyesi ile başını örttü.
Tom ellerini kulaklarının üzerinde tuttu.
Tom eliyle ağzını kapattı.
Tom ellerini cebine soktu.
Tom ellerini ceplerine koydu.
Tom parmaklarını kulaklarına soktu.
Tom parmaklarını masasının üzerine vurdu.
Tom yüzünü ellerine gömdü.
Tom çenesini ellerinin arasına aldı.
Paul eli saçının arasında koştu.
- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.
Onun gözleri midesinden daha büyük.
Onun işi nedir?