Translation of "Teleurgesteld" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Teleurgesteld" in a sentence and their turkish translations:

- Ben je teleurgesteld?
- Bent u teleurgesteld?
- Zijn jullie teleurgesteld?

Hayal kırıklığına uğradın mı?

Ik ben teleurgesteld.

Hayal kırıklığına uğradım.

Tom is teleurgesteld.

Tom hayal kırıklığına uğradı.

Ze waren teleurgesteld.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

Wees niet teleurgesteld.

Hayal kırıklığına uğramayın.

Ik was teleurgesteld.

Hayal kırıklığına uğradım.

Hij was teleurgesteld.

O hayal kırıklığına uğradı.

- U zult niet teleurgesteld zijn.
- Je zult niet teleurgesteld zijn.
- Jullie zullen niet teleurgesteld zijn.

Sen hayal kırıklığına uğramayacaksın.

- Waarom ben je zo teleurgesteld?
- Waarom bent u zo teleurgesteld?
- Waarom zijn jullie zo teleurgesteld?

Neden bu kadar hayal kırıklığına uğruyorsun?

Hij was niet teleurgesteld.

O hayal kırıklığına uğramış değildi.

Je hebt Tom teleurgesteld.

Tom'u hayal kırıklığına uğrattın.

We zijn niet teleurgesteld.

Biz hayal kırıklığına uğramadık.

We waren niet teleurgesteld.

Biz hayal kırıklığına uğramadık.

Ze kwam teleurgesteld thuis.

Hayal kırıklığına uğramış olarak eve geldi.

Ik was een beetje teleurgesteld.

Hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.

Ik ben een beetje teleurgesteld.

Ben küçük bir aylağım.

Je ziet er teleurgesteld uit.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.

Ik ben verrast en teleurgesteld.

- Ben şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım.
- Şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

Tom zal waarschijnlijk teleurgesteld zijn.

Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğramış olabilir.

Zijn nooit teleurgesteld na een mislukking.

başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar.

Tom zal een beetje teleurgesteld zijn.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış olacak.

We mislukken, worden teleurgesteld en ondervinden tegenslagen.

Başarısız oluruz, hayal kırıklıkları ve aksiliklere katlanırız.

Tom was op z'n zachtst gezegd teleurgesteld.

Tom en az konuşmaktan hayal kırıklığına uğradı.

Tom ziet er een beetje teleurgesteld uit.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

- Ik ben teleurgesteld dat mijn vriend hier niet is.
- Ik ben teleurgesteld dat mijn vriendin hier niet is.

Arkadaşımın burada olmaması beni hayal kırıklığına uğrattı.

- Ik ben teleurgesteld dat mijn vrienden niet hier zijn.
- Ik ben teleurgesteld dat mijn vrienden hier niet zijn.

Arkadaşlarımın burada olmamaları beni hayal kırıklığına uğrattı.

Ik was teleurgesteld omdat je er niet was.

Yokluğun beni hayal kırıklığına uğrattı.

- Het zal Tom tegenvallen.
- Tom zal teleurgesteld zijn.

Tom hayal kırıklığına uğratılacak.

- Tom stelde Maria teleur.
- Tom heeft Maria teleurgesteld.

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.

- Het zal Tom niet tegenvallen.
- Tom zal niet teleurgesteld zijn.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmayacak.

- Ik was teleurgesteld in haar.
- Dat viel me tegen van haar.

Onda hayal kırıklığına uğradım.

Nee, ik ben niet kwaad op je, ik ben gewoon teleurgesteld.

Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.

- Ik was teleurgesteld in hem.
- Dat viel me tegen van hem.

O beni hayal kırıklığına uğrattı.

Tom zou verschrikkelijk teleurgesteld zijn als we niet naar zijn feestje zouden gaan.

Eğer onun partisine gitmesek Tom son derece hayal kırıklığına uğrar.

Maar marcheren kwam er niet bij te pas, en ik was zo teleurgesteld.

ama bir banyo yürüyüşü olmaması benim için üzücüydü.