Translation of "Oceaan" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Oceaan" in a sentence and their turkish translations:

Zuidelijke Oceaan: check.

Güney Okyanusu: Tamam.

Is de oceaan opruimen.

yapmamız gereken son şey.

De oceaan was rustig.

Okyanus sakindi.

Leidde tot een oceaan-drone.

okyanus dronunun doğuşunu sağladık.

Ik hou van de oceaan.

Okyanusu seviyorum.

Ik zwem in de oceaan.

Okyanusta yüzüyorum.

- Na de storm was de oceaan rustig.
- Na de storm was de oceaan kalm.

Fırtınadan sonra, okyanus sakindi.

...tot de reuzen van de oceaan.

...okyanusun devlerine.

We zwemmen graag in de oceaan.

Biz okyanusta yüzmeyi severiz.

Ik wil ook de oceaan zien.

Ben de okyanusu görmek istiyorum.

De Atlantische Oceaan is heel groot.

- Atlantik Okyanusu çok büyüktür.
- Atlas Okyanusu çok büyüktür.

- De rivier mondt uit in de Stille Oceaan.
- De rivier komt uit in de Pacifische oceaan.
- De rivier stroomt uit in de Pacifische oceaan.

Nehir Pasifik Okyanusu'na dökülüyor.

...toont de oceaan zijn meest magische kant.

Ay'ın en karanlık evresine denk gelir.

Grote delen van de oceaan zijn vervuild.

Okyanusun büyük bölümü kirli.

De Atlantische Oceaan scheidt Amerika van Europa.

Atlas Okyanusu Amerika'yı Avrupa'dan ayırır.

Men kan vanaf hier de oceaan horen.

Okyanusu buradan duyabiliriz.

Laten we inzoomen op een klein stukje oceaan.

Okyanusta küçük br kübe odaklanalım.

En slechts een paar mijl van de oceaan.

ve okyanustan birkaç mil uzaktaydım.

Waarom doen we hetzelfde niet voor de oceaan?

Aynısını okyanuslar için neden yapmıyoruz?

Het schip vergaan was in de zuidelijke oceaan.

Pasifik'in güneyinde battığından habersizdi.

Sinds enkele jaren is een vloot van oceaan-drones

Son birkaç yıldır bir filo okyanus dronu

Aangetrokken door reflecterend maanlicht... ...gaan ze naar de oceaan.

Denizden yansıyan ay ışığına çekilerek okyanusa doğru gidiyorlar.

Hier vandaan kan het zo naar de oceaan stromen.

Oradan da okyanusa ulaşmak için açık bir yolu var.

Brazilië grenst aan tien landen en de Atlantische oceaan.

Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.

Er is zand op de bodem van de oceaan.

Okyanusun dibinde kum vardır.

Een kikker in een waterput kent de oceaan niet.

Kuyudaki bir kurbağa okyanusu bilmez.

Misschien wel meer dan de rest van de oceaan samen.

Hatta belki de okyanusun kalan kısmındaki tüm canlıların toplamından daha fazla.

En bemiddelend tussen de blauwe oceaan en de zwarte eeuwigheid,

ve mavi okyanus ve siyah sonsuzluk arasında bulunur,

Lindbergh was de eerste mens die de Atlantische Oceaan overvloog.

Lindbergh, Atlantik üzerinden uçan ilk insandı.

...vaart de Atlantische Oceaan over om te strijden tegen klimaatverandering.

iklim değişimiyle mücadele etmek, Atlantik'i geçmeye hazır.

Maar in plaats van ver over de oceaan te kunnen kijken,

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

En eraan werken dit cruciale deel van de oceaan te begrijpen.

okyanusun bu çok önemli kısmını anlamamız gerekiyor.

Orka's behoren tot de intelligentste en sociaalste wezens van de oceaan.

Katil balinalar, okyanuslardaki en zeki ve sosyal yaratıklar arasındadır.

Die ijs en water van Groenland af de oceaan in voeren.

Grönland'tan su ve buzu okyanusa taşıyor.

De Stille Oceaan vormt de oostelijke grens van de Russische Federatie.

Pasifik Okyanusu, Rusya Federasyonu'nun doğu sınırını oluşturur.

De oceaan is een enorme watermassa die constant in beweging is.

Okyanus sürekli hareket halinde olan büyük bir su kütlesidir.

Een deel van de warmte straalt naar onder, diep de oceaan in,

Isının bir kısmı derin okyanusa doğru yayılır

En dus, oké, het reinigen van de oceaan is misschien [niet] zinloos.

Peki belki de okyanusları temizlemek nafile.

In de open oceaan voegen ze zich bij een storm des levens.

Açık okyanustaki yaşam fırtınasına katılıyorlar.

Of vindt het een weg naar buiten om de oceaan te bereiken?

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

Ik zou de oceaan oversteken, alleen om je glimlach weer te zien.

Gülümsemeni tekrar görebilmek için, okyanusları aşardım.

Een paar jaar geleden voer ik op een zeilboot door de Stille Oceaan

Birkaç yıl önce, Pasifik'te San Francisco'dan Hawaii'ye

Ik wed dat jullie allemaal bekend zijn met dit beeld van de oceaan,

Bu okyanus manzarasına aşina olduğunuzdan eminim,

Ongeveer 97 procent van het water op aarde bevindt zich in de oceaan.

Dünyadaki suyun yaklaşık yüzde 97'si okyanuslardadır.

De energie die nodig is om sensors in te zetten in de wijde oceaan.

sensörleri derin okyanusa göndermek için gerekli olan enerji.

Verder weg van de stadslichten... ...in de donkere open oceaan zijn de robben veiliger.

Şehrin ışıklarını geride bırakıp karanlık açık okyanusa ulaşan kürklü foklar artık daha güvende.

In september waren Drake en zijn mannen de eerste Engelsen die de Stille Oceaan bereikten ...

Eylül ayında Drake ve adamları Pasifik'e ulaşan ilk İngilizler oldular...

IJsland is een eilandstaat in de Noord-Atlantische Oceaan tussen Groenland, de Faeröer en Noorwegen.

İzlanda, Kuzey Atlantik'te Grönland, Faroe Adaları ve Norveç arasındaki bir ada ülkesidir.

Wat heel belangrijk is wanneer je wil navigeren op de oceaan met enkel een kompas.

sadece bir pusula ile gezinmeye çalışıyorsanız yönü koruduğu için bu projeksiyon büyük önem taşır.

Het was spannend om als kind... ...te leven in de kracht van die enorme Atlantische Oceaan.

Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.

In de Stille Oceaan ligt de afgelegen archipel van Palau. Het is drie dagen tot de nieuwe maan.

Pasifik Okyanusu'nun ücra köşesindeki Palau Takımadaları. Yeni Ay'a üç gün var.