Examples of using "Direct" in a sentence and their turkish translations:
Sorularınız çok doğrudandı.
Aslında, hadi şu an yapmaya başlayın.
Bunu hemen yapmak zorunda değilsin.
Takuya bana derhal gitmemi söyledi.
Derhal içeri girmemizi istiyorlar.
Tom hemen öldü.
Ben direktim.
Bana hemen telefon etmeliydin.
Derhal terk etmemizi istedi.
Size faturayı hemen getireceğim.
Neden ona doğrudan sormuyorsun?
Tom'la direkt olarak konuşmadım.
Doğru size gittiydi.
Güneş ışığını doğrudan iletebilmek için
Onu hemen hastaneye götürdük.
- Kuran'ın öğretisi çok açıktır.
- Kuran hükümleri çok açıktır.
Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.
ve derhal hastaneye gelmem gerektiğini söyledi.
Sabah kahvaltımı yedikten hemen sonra giyiniyorum.
Dün okuldan sonra doğruca eve gittin mi?
Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.
Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.
Bir otelde oda kiraladım ve doğruca yatmaya gittim.
buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.
Tom hemen mektubu çantasından çıkarıp bana uzattı.
Tom bir subaydan aldığı direkt emre karşı geldi.
Posterler çabucak duvarlardan söküldü.