Translation of "Bril" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Bril" in a sentence and their turkish translations:

- Waar is m'n bril?
- Waar is mijn bril?

Gözlüklerim nerede?

Neem mijn bril.

Gözlüğümü al.

- Tracy is haar bril kwijt.
- Tracy verloor haar bril.

Tracy gözlüğünü kaybetti.

- Hoeveel heeft deze bril gekost?
- Wat kostte deze bril?

Bu gözlük kaç paraydı?

- De jongen draagt een bril.
- Het jongetje draagt een bril.

Çocuk gözlük takıyor.

Ze droeg een bril.

O gözlük takıyordu.

Hij draagt een bril.

O gözlük takar.

Hij droeg een bril.

O, gözlük taktı.

Draag je een bril?

Gözlük takar mısın?

Tom droeg een bril.

Tom gözlük taktı.

Waar is m'n bril?

- Gözlüğüm nerede?
- Gözlüklerim nerede?

Ik draag een bril.

Ben gözlük takıyorum.

Waar is mijn bril?

- Gözlüğüm nerede?
- Gözlüklerim nerede?

Tom draagt ​​een bril.

Tom gözlük takıyor.

Sami droeg een bril.

Sami gözlük takıyordu.

- Hij kan niks zien zonder zijn bril.
- Hij ziet niets zonder bril.

O gözlüksüz hiçbir şey göremiyor.

Hij heeft een bril nodig.

Onun gözlüğe ihtiyacı var.

Tom heeft een bril nodig.

Tom'un gözlüğe ihtiyacı var.

Hij wil een rode bril.

O kırmızı gözlük istiyor.

Tom heeft geen bril nodig.

Tom'un gözlüğe ihtiyacı yok.

Ik heb mijn bril nodig.

Gözlüğüme ihtiyacım var.

Hij deed zijn bril af.

O, gözlüğünü çıkardı.

Ik heb mijn bril kapotgemaakt.

Gözlüğümü kırdım.

Ik heb een bril nodig.

Gözlüğe ihtiyacım var.

Sami had een bril nodig.

- Sami'ye gözlük lazımdı.
- Sami'nin gözlüğe ihtiyacı vardı.

Misschien zelfs door een medische bril.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

Hij draagt altijd een donkere bril.

O her zaman siyah gözlük takar.

Kan je zien zonder je bril?

Gözlüklerin olmadan görebiliyor musun?

Onze bril ligt op de tafel.

Gözlüklerimiz masanın üzerinde.

Zonder bril kan ik niet lezen.

Gözlük olmadan okuyamıyorum.

Ik kan mijn bril niet vinden.

- Gözlüklüğümü bulamıyorum.
- Gözlüklerimi bulamam.

Zonder bril is ze bijna blind.

Gözlük olmadan o âdeta kördür.

Ik kan niet zien zonder mijn bril.

- Gözlüğüm olmadan göremem.
- Gözlüklerim olmadan göremem.

Jouw bril is op de vloer gevallen.

Gözlüğün yere düştü.

Hij kan niks zien zonder zijn bril.

Gözlükleri olmadan hiçbir şey göremez.

Meneer Brown is op zoek naar zijn bril.

Bay Brown gözlüğünü arıyor.

Tom kan zelfs met bril niet goed zien.

Gözlükle bile iyi göremiyor Tom.

Ik draag alleen bij het lezen een bril.

Yalnızca okumak için gözlük takıyorum.

Tom viel in slaap met zijn bril op.

Tom gözlükleriyle uyudu.

- Deze bril is mooi.
- Deze brillen zijn mooi.

Bu gözlükler güzel.

Ik heb een bril nodig om te lezen.

Okumak için gözlüğe ihtiyacım var.

Hebt u een bril nodig om te lezen?

Okumak için gözlüğe ihtiyacın var mı?

Tom draagt een bril met een dik montuur.

Tom kalın çerçeveli gözlük takar.

Bijna een derde van alle kantoormedewerkers draagt een bril.

Tüm ofis çalışanlarının neredeyse üçte biri gözlük takar.

- Tom draagt een dikke bril.
- Tom heeft dikke brillenglazen.

Tom kalın gözlük takıyor.

Zonder haar bril was ze zo goed als blind.

- Gözlüksüz o hemen hemen kördür.
- Gözlük olmadan o âdeta kördür.

- Als ge op de wc-bril pist, wis het af!
- Als je op de wc-bril plast, wis hem dan af!

Klozetin üstüne işersen onu temizle.

Zonder zijn bril is hij zo blind als een mol.

O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.