Translation of "‫تقدم" in Turkish

0.028 sec.

Examples of using "‫تقدم" in a sentence and their turkish translations:

تقدم الرومان في حالة جيدة

Romalılar sıkı bir formda ilerliyorlar.

تقدم نحو إمارة كارفونا البلغارية

hem de Türklere

عمل تقدم قليل بالغة الإنكيزية

O, İngilizcesinde az gelişme yaptı.

ما يمكن للدراسة أن تقدم لها،

Bir eğitimci onun için ne yapabilirdi ki

أو شركة تقدم خدمات الصحة الإنجابية

bir Aile Planlaması Merkezine,

عندما تقدم الأرشيدوق تشارلز إلى بافاريا ،

Arşidük Charles Bavyera'ya ilerlediğinde

وأدرك أنه لن يتمكن من إحراز تقدم

yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

هل يمكنك أن تقدم لي خدمة صغيرة؟

Bana küçük bir iyilik yapar mısın?

‫تقدم "لاكشماما" اليوم صلوات الشكر‬ ‫في المعبد المحلي.‬

Bugün, Lakchmamma yerli tapınağında şükran duaları ediyor.

اذا هنالك تقدم في التكنولوجيا مثل التصوير بالرنين المغناطيسي,

Bu nedenle teknolojide MR gibi gelişmeler oldu.

ك.أ: ومع ذلك،لم تكن تقدم محتوى جديد فقط.

CA: Ve bununla sadece yeni içerik üretmediniz.

مع تقدم كل شيء بشكل طبيعي ، يظهر رجل فجأة

Her şey normal şekilde ilerlerken bir anda bir adam ortaya çıkıyor

تقدم دوق ميلان بطلب إلى سفورزا للحصول على وظيفة

Milano Dükü Sforza'ya iş başvurusunda bulundu

عندما تقدم نابليون إلى هولندا في يونيو ، لمواجهة جيشي

Napolyon Haziran ayında Wellington ve Blücher'in ordularını ele geçirmek için Hollanda'ya ilerlediğinde

ولكن لماذا تقدم مثل هذا الهدف السهل لـ العدو؟

Ama neden düşmana bu kadar kolay hedef haline geliyorlardı?

تقدم الرومان، لكن حنبعل منع رجاله من التقدم على العدو

Romalılar ilerliyor ancak Hannibal kuvvetlerini dizginleyip pozisyonunu koruyor.

غير مدرك للمخاطر ، تقدم هاردرادا إلى المعركة على رأس رجاله.

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

لم يترك الأرشيدوق تشارلز سوى تقدم صغير حارس لتأخير الفرنسيين.

Arşidük Charles Fransızları ertelemek için sadece küçük bir artçı birliği bırakmıştı.

تقدّم فرسان السيباهي إلى الأمام، لوقف تقدم سيغيسموند بكل يأس.

Sipahi süvarileri hızla ilerledi, Sigismund'un saldırısını umutsuzca da olsa durdurmaya çalıştı.

أفترض أن هناك من تقدم بطلب للحصول على وظيفة حتى الآن.

Herhâlde aranızda bugüne kadar iş başvurusu yapmış olanlar vardır.

‫عندما تقدم لكم الحياة البرية ‬ ‫فرصة توفير غذاء يجب أن تغتنموها.‬

Vahşi yaşam size bir besin fırsatı sunarsa onu değerlendirirsiniz!

وماذا يفعل هذا هو أن أي شخص يمكنه مراقبة تقدم الجرح،

Ve bu, herkesin yaranın ilerlemesini izleyebilmesi ve

تقدم الإمبراطور بسرعة ، على أمل الفخ وتدمير جزء من جيش Blücher.

İmparator tuzağa düşmeyi umarak hızla ilerledi ve Blücher ordusunun bir kısmını yok ettiler.

لا تقدم المستنقعات الكثيفة التي لا نهاية لها أي مناطق جافة للراحة

Sonsuz yoğun bataklık arazi neredeyse dinlenmek için hiç kuru alan barındırmıyor.

أدى هذا إلى إبطاء تقدم الصليبيين، حيث اضطر بعض الفرسان إلى المناورة

Bu, haçlıların hareketini durdurdu, bazı şövalyeler

كان معقل أمامي آخر في شيفاردينو من المتوقع أن يؤخر تقدم العدو.

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

مع تقدم الجيش الكبير في عمق روسيا ، كان Ney دائمًا على مقربة من

Grande Armée, Rusya'nın derinliklerine doğru ilerlerken, Ney her zaman aksiyona yakındı

في هذه الأثناء تقدم الجيش الصليبي الرئيسي على طول الضفة اليمنى لنهر الدانوب

Bu arada, ana haçlılar Tuna Nehri'nin sağ kıyısı boyunca Vidin Çölü'ne yürüdüler.

والذي شهد تقدم القوات الفرنسية لمسافة 100 ميل تقريبًا عبر الجبال في 8 أيام فقط.

Fransız birliklerinin dağlardan sadece 8 günde neredeyse 100 mil ilerlediklerini gören ünlü Alpler geçişini planladı .

‫عندما تقدم لكم الحياة البرية ‬ ‫فرصة توفير غذاء يجب أن تغتنموها.‬ ‫ماذا ينبغي أن نأكل إذن؟‬

Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?

تقدم الجنود القرطاجيون إلى ساحة المعركة بكل قوتهم بما أنهم نالوا قسطا من الراحة وتغذوا جيدا

İyi dinlenmiş ve karnı tok Kartacalılar muharebe meydanına hazırlar.