Translation of "حالة" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "حالة" in a sentence and their turkish translations:

حالة استثنائية

istisnai bir durum

كان لديهم حالة

Bir şartları vardı

فقط في حالة.

her ihtimale karşı.

حالة لثتك سيئة.

Diş etleriniz kötü durumda.

لدينا حالة طارئة.

Acil bir durumumuz var.

كيف تكون حالة العقل

Mutluluğumuz ve mutsuzluğumuza karar veren şey

هناك حالة مثيرة للاهتمام

ilginç bir durum var ortada

ليست حالة غير طبيعية

anormal bir durum değil

ليس لدي أي حالة

Hiç halim yok

والدتك في حالة حرجة.

Annen kritik durumda.

الطريق في حالة سيئة

Yol çok kötü durumda.

أنت لست حالة ميئوس منها.

Sen, bir umutsuz vaka değilsin.

106 حالة اغتصاب كل يوم.

Her gün 106 tecavüz;

تقدم الرومان في حالة جيدة

Romalılar sıkı bir formda ilerliyorlar.

كان ركوب الدراجة حالة خاصة

bisiklete binmek özel bir durumdu

توقعنا حالة أكثر طبيعية ولكن

daha doğal bir durum beklemiştik ama

‫تصبح في حالة تأهب قصوى.‬

Aşırı tetiktesin.

في حالة موطني كان الأمر هكذا.

Memleketim ile ilgili durumda bu şekilde oldu.

فكروا في حالة نزولكم على السلم،

Merdivenden aceleyle indiğinizi düşünün.

‫في حالة الفهد الهندي،‬ ‫فإنك ستتأذى.‬

Hint parsı söz konusu olduğunda yaralanırsınız.

أصبح رجال غنويس في حالة سيئة

Gnaeus adamları sımsıkı bir savunma pozisyonunda ve kaybetmekteler

ولكن هناك حالة مثيرة للاهتمام هنا

Ama burada ilginç bir durum var

من بين 81000 حالة ، بقي 7000.

81000 vakadan 7000 tane kaldı geriye.

هناك حالة تشبه الاهتمام مثل الإنسان

aynı insan gibi çıkarcı bir durum var

في حالة الحريق، اتصل بمحظة المطافي.

Yangın durumunda itfaiyeyi ara.

عندما يكون حيوانكم الأليف في حالة ألمٍ،

Hayvan acı çektiğinde,

شعرت كما لو أن حالة الثبات الداخلي

Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan

‫نحن بحاجة لكسر الصمت‬ ‫حول حالة كوكبنا.‬

Bu harika bir uyanış zamanı.

وعندما تسيطر عليكم حالة عقلية، مثل الاسترخاء،

Dinlenmek gibi daha yoğun bir ruh hali içindeyken

فقط في حالة كونها صحيحة، هي حقيقية

Ancak doğru ise gerçek olabilir.

نعم ، عندما ننظر ، هناك حالة في خطاباتهم

evet baktığımız zaman onların söylemlerinde şöyle bir durum var

ولكن إذا كان لديك حالة الحجر الصحي

Ama karantina gerektiren bir durumunuz varsa

حتى اليوم لدينا 947 حالة في تركيا

Bugün itibariyle Türkiye'de 947 vakamız var

في أمريكا، هناك أقل من 200 حالة شُخصت.

ABD'de 200'den daha az kişi bu hastalığa sahip.

وكنت أرى حالة والدتي تزداد سوءاً كل يوم.

Annemin durumu, gözlerimin önünde her gün daha da kötüye gidiyordu.

في الواقع ، هناك حالة مخالفة لما هو معروف.

aslında bilinenin tersine bir durum var ortada

حالة جامبل الشخص الذي قام بحل الهيروغليفية الحثية

Halet Çambel Hitit hiyerogliflerinin çözülmesini sağlayan kişi

وبمجرد أن نحوّل الدماغ إلى حالة من الاستشفاء الذاتي،

Beyni, kendini iyileştirebileceği bir duruma getirdiğimizde

نيك بوستروم: هنا يمكننا أن نأخذ حالة الاحتباس الحراري.

NB: Evet, küresel ısınmayı ele alabiliriz.

فكرت أن كوكب الأرض لم يكن في حالة جيدة.

dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.

عندما كان في السابعة، كان والداه في حالة طلاق.

Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.

هناك حالة أخرى مثيرة للاهتمام حول القارة القطبية الجنوبية

antartika ile ilgili ilginç bir durum daha var

في حالة الانفصال في روما القديمة ، يمكنه استعادة الملكية

Eski Roma'da ayrılık durumunda ise malı geri alabiliyordu

في بعض الأحيان يقع في حالة تسمى دوامة الموت

ölüm girdabı adı verilen bir duruma yakalanıyor bazen

أصبح الكثير من هذه المؤسسات المجتمعية في حالة سيئة.

pek çok kamu kurumunu harap bıraktı.

إنهم أقوى ، وأنديتهم عالية التقنية ، والدورات في حالة أفضل.

Daha güçlüler, kulüpleri yüksek teknolojili ve kurslar daha iyi durumda.

المؤسسات الديمقراطية والاقتصاد في فنزويلا اليوم في حالة فوضى

Ama bugün, Venezüella hem siyasi hem de ekonomik açıdan rezalet.

من الخطر أن يكون المرأ في حالة نفسيّة كهذه.

Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.

‫تورم كبير وصعوبات في التنفس‬ ‫وكان مميتاً في حالة واحدة.‬

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

مئتين وخمسين الف حالة بنسبة ثمانية عشر بالمئة من اجمالي

toplam sayısının bu dönemde dramatik bir şekilde arttığı

تقريباً في كل حالة، كان المرضى يعيشون بالقرب من مركز الزلزال.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

وفي الوقت نفسه، كان الجناح المملوكي الأيسر في حالة يرثى لها

Bu sırada Memlük solu korkunç bir şekilde dar boğazdaydı

في العام التالي ، كانت فرنسا في حالة حرب مع النمسا وبروسيا ،

Ertesi yıl Fransa, Avusturya ve Prusya ile savaş halindeydi

تركت مأساة أبولو 1 الصورة العامة لناسا في حالة يرثى لها.

Apollo 1'in trajedisi, NASA'nın kamuoyundaki imajını paramparça etti.

وأعتقد أنهم ربما كانوا في حالة إنكار لما كان يحدث مع ريشارد.

ve sanırım Richard'a olanlar konusunda muhtemelen gerçeği inkâr ettiler.

فاِنه ليس بحاجة الى الخلايا العصبية نفسها، لذا ستكون في حالة سكون.

aynı nöronlara ihtiyaç duyulmaz bu yüzden sessiz kalırlar.

كان المركز الروسي في حالة من الفوضى ... و بدا على وشك الانهيار.

Rus merkezi kargaşa içindeydi… ve kırılmaya yakın görünüyordu.

من المجموعات الإستطلاعية الصليبية وإبقاء العدو في حالة تخمين حول مكان وجوده

böylece Haçlılardan uzak durdu ve hazır olana kadar ,

اكثر من ستمائة حالة ليتفشى في ماليزيا. ومن ثم انتشر في دولٍ

izledi . Sonra komşu ülkelere , yani Singapur, Bangladeş ve Hindistan'a

وبالتالي لا يزال كلٌّ من العرض والطلب في حالة توازن إلى حد ما.

bu nedenle de talep ve arz hala bir şekilde dengede.

أخيرًا، بعد أسابيع قليلة من حالة الجمود، أمر حنبعل القوات بتناول عشاء حماسي

Nihayet, bu açmazda geçen iki hafta sonunda Hannibal askerlerine akşam yemeğini iyice yemelerini...

مصر ان حالة طلاقٍ جديدة تقع كل دقيقتين ما يجعل مصر من اعلى

için Mısır toplumunda boşanmanın yayılmasını sınırlamaktır , bu da Mısır'ı boşanmanın yayılmasında

‫إننا في حالة من الإلحاح و الخطورة‬ ‫و النطاق لم تواجه البشرية من قبل.‬

Öncelikle biraz bağlam.

على الرغم من أنها من الثدييات ، إلا أنها في حالة السبات ، على سبيل المثال.

memeli olmasına rağmen kış uykusuna yatarlar mesela.

‫هذه المرة، فهد ذكر كبير في حالة هياج‬ ‫في مدرسة محلية‬ ‫في عاصمة الولاية، "بنغالور".‬

Bu kez, öfkeli, büyük bir erkek pars eyalet başkenti Bangalore'daki bir okulda.

و هنا يظهر كيف تسافر جزيئات الهواء عند السعال فى حالة ارتداء نوعين من الكمامات

Ve bu da iki tip maske kullanılarak öksürüldüğünde hava partiküllerinin hareketini gösteriyor:

- مظهرك أفضل من مظهري .
- أنت في حال أفضل من حالي.
- أنت في حالة أفضل مما أنا عليه.

Siz benden daha çok formdasınız.