Translation of "‫إنسان" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "‫إنسان" in a sentence and their turkish translations:

أنا إنسان صادق.

- Ben dürüst bir insanım.
- Ben namuslu bir kişiyim.

سترون كم أني إنسان عادي جداً.

ne kadar sıradan bir insan olduğumu görürsünüz.

وكَونَك إنسان جشع لا يجعلك رأسماليًا،

Doymak bilmemek sizi bir kapitalist yapmaz,

بغرف طويلة تكفي إنسان واقف داخلها

yüksek olan bir ev kadar geniştir demek gibi.

‫إنسان الغاب.‬ ‫سبب استيقاظه ليلًا غامض.‬

Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.

إنسان من ذلك النوع سيفشل بالتأكيد.

O tür bir insan kesinlikle başarısız olacaktır.

‫إنسان الغابة هو حيوان انعزالي، شبه انعزالي‬

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

‫"مشروع إنسان الغابة" يكافح مع جميع شركاءه‬

Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini

‫أبعاد جناحيها يماثل أبعاد راحة يد إنسان.‬

Kanat açıklığı erkek elinin açık hâli kadardır.

ليس بإمكان أي إنسان أن يصبح شاعرا.

Herkes bir şair olamaz.

هذا هو أطول إنسان رأيته في حياتي.

Bu, gördüğüm en uzun adamdır.

الأول أن الصين موطن لـ 1,4 مليار إنسان.

İlki 1,4 milyar insanın Çin'e "Evim" demesi.

دراسات تشريحية وبصرية ، بدلات غوص وحتى إنسان آلي

Anatomik çalışmalar ve optik çalışmalar, dalış kıyafetleri hatta bir robot

‫ونفعل مثلما يفعل إنسان الغابة،‬ ‫ونخيّم في أعلى الشجرة،‬

orangutanlar gibi yaparız. Ağaçta kamp kurarız

هذا يعني مليار وريع المليار إنسان يتركون الفقر ورائهم

Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir

‫ربما قردة إنسان الغاب‬ ‫مخلوقات ليلية أكثر مما نعتقد.‬

Belki de orangutanlar sandığımızdan daha gececidir.

‫بعض الضفادع السامة‬ ‫تحمل ما يكفي من السم لقتل إنسان.‬

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

‫كبير ومفتول العضلات وذو لون برتقالي متقد،‬ ‫إنسان الغابة الأسيوي المميز.‬

Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.

لذا إن كل إنسان ترنو بعينيه إلىينا من كافة جوانب العالم

Dünyanın diğer yanından bize bakan insan

‫ما أشك فيه هو أن إنسان الغابة تم اصطياده‬ ‫باعتباره آفة زراعية،‬

Bence insanlar orangutanları tarımsal bir böcek olarak görülüp avlıyor,

‫يعتقد العديد من مناصري الحفاظ على البيئة‬ ‫أن عدوانية إنسان الغابة النادرة‬

Birçok çevreci, ender orangutan saldırılarını

‫لذا فإن مقتل كل إنسان غابة كفصيلة‬ ‫يدفع إلى انقراض هذه الفصيلة‬

Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler

كن من تكن؛ مسلما، مسيحيا أو ملحدا؛ فأنت مجرد إنسان يستحق الاحترام.

Müslüman, Hristiyan ya da ateist; her kim olursanız olun, benim için saygıyı hak eden bir insansınız.

كانت المسافة الأبعد التي قطعها أي إنسان عن سطح الأرض هي 850 ميلاً.

Dünyanın yüzeyinden herhangi bir insanın kat ettiği en uzak mesafe 850 mil idi.

‫وعلى ما أعتقد، هذا واحد من الأسباب‬ ‫أن إنسان الغابة لم يقتل إنساناً قط.‬

tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.

‫بدون موئل طبيعي،‬ ‫فإنه ليس هناك مكان ليعيش فيه إنسان الغابة‬ ‫ويزدهر على ذلك الكوكب.‬

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

‫الأكل مساءً‬ ‫هو ربما طريقة هذا الذكر الشاب‬ ‫في تجنّب مواجهة قردة إنسان الغاب المهيمنة.‬

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

هبط إنسان على سطح القمر، وأنهار حائط في برلين، و عالم ترابطت أجزاؤه بعلمنا وخيالنا.

Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.

‫وبالطبع، فإن إنسان الغابة‬ ‫يسعى للعيش والبقاء على قيد الحياة‬ ‫في بيئة مُدمرة وقد يسعى ليدافع عن نفسه.‬

orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

عمل كل إنسان، سواءً كان الأدب أو الموسيقى أو الصور أو العِمَارة أو أي شيء آخر، هو دائمًا صورة لنفسه.

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.