Examples of using "إنسان" in a sentence and their turkish translations:
- Ben dürüst bir insanım.
- Ben namuslu bir kişiyim.
ne kadar sıradan bir insan olduğumu görürsünüz.
Doymak bilmemek sizi bir kapitalist yapmaz,
yüksek olan bir ev kadar geniştir demek gibi.
Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.
O tür bir insan kesinlikle başarısız olacaktır.
Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,
Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini
Kanat açıklığı erkek elinin açık hâli kadardır.
Herkes bir şair olamaz.
Bu, gördüğüm en uzun adamdır.
İlki 1,4 milyar insanın Çin'e "Evim" demesi.
Anatomik çalışmalar ve optik çalışmalar, dalış kıyafetleri hatta bir robot
orangutanlar gibi yaparız. Ağaçta kamp kurarız
Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir
Belki de orangutanlar sandığımızdan daha gececidir.
Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.
Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.
Dünyanın diğer yanından bize bakan insan
Bence insanlar orangutanları tarımsal bir böcek olarak görülüp avlıyor,
Birçok çevreci, ender orangutan saldırılarını
Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler
Müslüman, Hristiyan ya da ateist; her kim olursanız olun, benim için saygıyı hak eden bir insansınız.
Dünyanın yüzeyinden herhangi bir insanın kat ettiği en uzak mesafe 850 mil idi.
tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.
Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.
Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.
Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.
orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.