Translation of "حيوان" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "حيوان" in a sentence and their turkish translations:

الحصان حيوان.

At bir hayvandır.

الأسد حيوان.

- Aslan bir hayvandır.
- Aslanlar hayvandırlar.
- Aslan, bir hayvandır.

استخدم حيوان أليف

binek hayvanı kullanmak

التنين حيوان خرافي.

Ejderha hayali bir yaratıktır.

- ماذا تريد؟ أنا أريد حيوان.
- ماذا تريدين؟ أنا أريد حيوان.

Ne istiyorsun? Bir hayvan istiyorum.

‫إنه حيوان "شمواة" ميت.‬

Bu ölü bir dağ keçisi.

مات 100 ألف حيوان

100 binlerce hayvan ise can verdi

‫هذا حيوان يضع استراتيجية‬

Bu, strateji kuran

‫انظر، هذا حيوان ثدي ضخم.‬

Bakın, bu büyük bir memeliye ait.

لقد رأيت للتو حيوان الأبوسوم.

Az önce bir keseli sıçan gördüm.

‫تدرك أن كل حيوان مهم جدًا.‬

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

‫إنسان الغابة هو حيوان انعزالي، شبه انعزالي‬

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

‫لا شيء أشد خطورة‬ ‫من حيوان مُحاصر!‬

Köşeye sıkışmış bir hayvandan daha tehlikeli bir şey yoktur!

‫من النادر جدًا رؤية حيوان بهذا الحجم.‬

Bu kadar küçük bir hayvanı görmek çok nadirdir.

إن من شأن هذا أن يغير سلوك حيوان،

Bu bazen hayvanın davranışını değiştiriyor

‫يبدو لي أنه فراء حيوان من فصيلة القطط.‬

Bu bence bir kedigil tüyü.

‫قتلها حيوان ما‬ ‫وجرّها إلى هذا الكهف ليلتهمها.‬

Bir şey bunu öldürmüş ve yemek için bu mağaraya getirmiş.

‫هذا حيوان غير اجتماعي بالمرة‬ ‫وها يلعب مع السمك.‬

Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.

جريج غيج: الأخطبوط هو حيوان غريب المظهر إلى حد ما

Greg Gage: Ahtapot inanılmaz karmaşık davranışlar sergileyen,

يمكننا القول أنه يوجد حيوان واحد فقط يعيش في العالم

dünyada tek hayvan besleyen canlı insan diyebilirz

‫حسناً، هناك علامات مؤكدة‬ ‫على أن حيوان كبير مفترس كان هنا.‬

Büyük avcıların daha önce orada bulunduğuna dair işaretler var.

‫مع فك قوي جداً ولدغة أكثر ألماً‬ ‫من لدغة الأفعى،‬ ‫إنه حيوان مفترس يُخاف منه.‬

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

‫كان ذلك حين قرر أضخم حيوان في الغابة‬ ‫أنه حان الوقت ليري الدخيلين‬ ‫باب الغابة، وانطلقت المطاردة.‬

Sonra mahallenin muhtarı, davetsiz misafirleri bölgesinden çıkarmaya karar verdi ve kovalama başladı.

‫والآن أعرف كيف أن حيوان صدفة الخوذة‬ ‫على صلة بالقنفذ‬ ‫وكيف أن الأخطبوط على صلة بصدفة الخوذة.‬

Artık miğfer salyangozlarının deniz kestanesine, ahtapotun da salyangozlara olan bağlantısını biliyorum.