Translation of "‫أدركت" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "‫أدركت" in a sentence and their turkish translations:

أدركت هذا الشعور.

O hissi tanıyordum.

أدركت في تلك اللحظة

O anda,

أدركت الآن أنني عبثت.

İşleri berbat ettiğimin farkındayım.

لقد أدركت أنني وجدت شيئاً مهماً.

Önemli bir şeyler bulduğumu fark ettim.

أدركت تمامًا الأولوية الوحيدة بالنسبة إلي

eğer Sierra Leone Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak seçilseydim,

‫أدركت خنازير الماء ما يحاول فعله.‬

Kapibaralar onu fark etti.

أدركت أن جميع مجالات العلوم مترابطة.

bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.

‫وعندها أدركت كيف كانت تعلّمني الكثير.‬

Bana ne kadar çok şey öğrettiğini fark ettim.

ولكن أدركت أنها قصة تستحق أن تُروى.

Fark ettim ki hikâye olduğu için bunun anlatılması gerek

لكنني أدركت أنه كلّما غرقت أعمق في كتبي،

Ancak kitaplarıma daha derinden bakmayı öğrendikçe,

ثم أدركت أنني لا أعرف أي شيء بالألمانية

ve aslında hiç Almanca konuşmadığımı fark ettim

"أيتها القاضية، لقد أدركت أن هذا كان ذنبي،

"Hakim hanım benim suçum olduğunu anladım,

لأنني أدركت أن معاني تلك الكلمات ليست مهمة،

çünkü farkettim ki kelimeler önemsizdi

عندما أدركت أن الفصل بأكمله سيساندها مهما كانت الظروف.

onun için orda olduğunu fark ettiğinde güçlü bir ders çıkarılmış oldu.

أدركت أنني ليس لدي أي فكرة عن خوض الحياة.

nasıl yaşayacağım hakkında hiçbir fikrim olmadığını fark ettim.

وحينما أدركت المنحة التي منحني أياها هدوءها وحضورها المتيقظ

Ben onun sakinliğini bir armağan olarak görüyorken

أدركت أنه لا يجب عليّ فقط أن أفعل شيئاً ،

sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

الآن بعد فعل هذه الأشياء، في الحقيقة أدركت الآتي:

Şimdi bunları yaptıktan sonra, gerçekten şunu fark ettim:

‫أدركت أنني أتغيّر.‬ ‫كانت تعلّمني أن أصبح حسّاسًا تجاه الآخر.‬

Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.

أدركت حينها أن هذا ما كنت أريده ، وهو أن أكون محبوبة.

Önemsendiğimi ve sevildiğimi farkettim.

أدركت في النهاية بعد عدة سنين من العمل مع هؤلاء الأشخاص الصغار،

Bu genç insanlarla birkaç yıl çalıştıktan sonra