Translation of "جميع" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "جميع" in a sentence and their turkish translations:

جميع أغراض الجثة

bütün amaçları ceset bozulmasın

"جميع الأنظمة تعمل!"

"Tüm sistemler hazır!"

كتب جميع التفاصيل.

O tüm ayrıntıları yazdı.

جميع علامات الأزمة القلبية.

kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.

يريدُ جميع الأطفال المربع.

Tüm bebekler kare olmak istiyor.

‫نعم، انظر، جميع أدواتهم.‬

Evet, bakın, tüm aletler burada.

ويعاد امتصاص جميع المواد.

tüm materyaller doğaya geri dönüyor.

أليست جميع هذه كراهية؟

Bunlar nefret değil mi?

قمنا بجمع جميع بياناتنا

bütün verilerimizi elimizde topladık

كان من جميع الأنماط

bütün tarzların dışındaydı

اغلق جميع الأبواب والنوافذ.

Bütün kapıları ve pencereleri kapatın.

جميع الأشخاص خلقوا متساويين.

Tüm insanlar doğuştan eşittir.

أبقى جميع النّوافذ مفتوحة.

O, bütün pencereleri açık tuttu.

جميع الهواتف كانت ترنّ.

- Tüm telefonlar çalıyordu.
- Bütün telefonlar çalıyordu.

حيث جميع أنواع المواد الكيميائية

daha kompleks değişimlere uğramaya hazır,

اتخذ بنايتنا جميع الاحتياطات الأمنية

binamız sağlam bütün güvenlik önlemlerini almışız

تناثروا في جميع أنحاء الأناضول

Anadolu'nun dört bir yanına dağıldılar

اتخذنا جميع الاحتياطات ضد الفيروس

Virüse karşı bütün önlemleri biz almıştık

جميع زملاء صفّي خارج المدينة.

Oda arkadaşlarımın hepsi şehir dışından.

كلا الطالبين حضرا جميع الامتحانات.

Öğrencilerin her ikisi de bütün testlerini geçti.

قمت فقط بتنظيف جميع الطاولات

Az önce tüm tabloları temizledim.

جميع اخوتي أطول قامة مني.

Bütün kardeşlerim benden daha uzun boylular.

فكّرت الشّرطة في جميع الاحتمالات.

Polis tüm olasılıkları düşündü.

جميع هذه الأشياء تتم بطريقة إلكترونية.

Bunların hepsi online olarak yapılan şeyler.

جميع الحوداث من الحياة الأمريكية اليومية،

gündelik Amerika hayatından bütün bu hadiseler

ترتبط جميع الحدود الكوكبية ارتباطًا وثيقًا

Gezegensel sınırlar derinden birbirleriyle bağlantılı

جميع الترابط في الظروف ذات الصلة.

İlgili durumların tüm bağlantıları.

‫جميع أنواع الثعابين ستحب التواجد هنا.‬

Yılanlar, aklınıza ne gelirse. Buraya bayılıyor olmalılar.

ونقص النوم في جميع الدول الصّناعية

Sanayileşen ülkelerde uykunun mahvedilmesi

جميع السكان والرجال والنساء والأطفال... ذبحوا.

Kasaba sakinleri olan tüm kadın, erkek ve çocuk herkes katledildi!.

يجب أن يتم لصالح جميع الشعوب،

tüm insanlığın faydası için yapılmalıdır.''

نعرف جميع السجون في البلاد. لماذا؟

Ülkenin her hapishanesini biliyoruz. Neden?

وقامو بغربلة جميع البيانات التي جمعوها

Buna rağmen hayata zor bir başlangıç yapmış çocuklara

تم إجراء جميع التدخلات بأسرع طريقة

bütün müdahaleler en hızlı şekilde yapıldı

وفيلم مصمم لمشاهدة جميع أنحاء العالم

ve tüm dünyada izlenebilecek şekilde yapılan bir film

لا يمنع جميع أشعة الشمس الضارة.

zararlı güneş ışınlarının hepsini de engellemiyor yani.

النمل الملكة تحاول إطعام جميع النمل

kraliçe karıncayı beslemek için çalışır bütün karıncalar

يموت جميع النمل بعد نفاد طاقاتهم

enerjileri tükendikten sonra ise karıncaların hepsi ölüyor

لقد أنجزت أبولو 7 جميع أهدافها.

Apollo 7 tüm hedeflerine ulaştı.

إذ حاولوا بيع جميع حدائقهم المجتمعية،

Bütün halk bahçelerini satmaya çalıştılar

أدركت أن جميع مجالات العلوم مترابطة.

bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.

جميع من حضر عارض تلك الخطة.

Mevcut olanların hepsi plana karşıydı.

ليس بإمكان جميع الطيور أن تطير.

Tüm kuşlar uçamaz.

جميع طلبتها يحبون حقا مطالعة الكتب.

Bütün öğrencileri gerçekten kitap okumayı sever.

الناس يعيشون في جميع أنحاء العالم.

İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.

جميع الرجال الذين اعرفهم يحبون السيارات

Tanıdığım adamların hepsi arabaları seviyor!

التّدخين ممنوع في جميع أجزاء المطعم.

Sigara içmek, restoranın her bölümünde yasaktır.

لا يلتزم جميع المسلمين بشرائع رمضان.

Tüm Müslümanlar Ramazana riayet etmez.

كانت جميع الأوراق في يد فاضل.

Fadıl bütün kartları tutuyordu.

وهذا يجعل عقلنا يفوت جميع المعلومات المتناقضة.

bu da zihnimizin tüm çelişkili bilgileri kaçırmasına neden olur.

حيث تتوسع جميع أجزاء الكيس أثناء الاستنشاق

nefes verme sırasında büzülen;

يبدأ جميع الحاضرين بالغناء "موكتور، موكتور، موكتور!"

Moktor!" demeye başlarken, o da "Moktor" demeye devam ediyor.

‫"مشروع إنسان الغابة" يكافح مع جميع شركاءه‬

Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini

كما تفعل جميع الأشياء الأخرى من ملكيته،

Sahipliğindeki diğer tüm nesneler gibi,

‫كذلك ستكون جميع الكائنات الحية ‬ ‫الموجودة هناك.‬

Burada yaşayan her canlı olacak.

هناك أشخاص وأماكن في جميع أنحاء العالم

Dünyadaki tüm topluluklarda,

ولكنهم اغلقوا جميع مصانع الفحم حول (بيكين).

Ancak Pekin'deki tüm kömür santrallerini kapattılar.

هو جمع جميع أصحاب المصلحة للعمل معا.

tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

لقد كنا نجرب جميع أنواع المناقشات واللقائات

Mekânsal adaleti sağlayabilmek ve problemi ele alabilmek için

‫من سيربح الجائزة؟‬ ‫ليست جميع الحيوانات متشابهة.‬

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

فقد وافق جميع الدول الأعضاء بالأمم المتحدة

Birleşmiş Milletler'in tüm üye devletleri bunların

هذا هو المنهج الذي يعرفه جميع المحترفين.

Hemen hemen bütün profesyonellerin öğrenme yaklaşımı bu.

كان جميع الأطفال مثل ابن تلك الأم

bütün çocuklar o annenin evladı gibiydi

عندما يتم اتخاذ جميع هذه التدابير ، لدينا

bütün bu önlemler alındığında bizim

جميع المخاطر موجودة بالفعل في هذه البرامج

zaten bütün riskler bu programlarda da var

كانت جميع الكواكب تحاول العثور على مدار

bütün gezegenler kendine bir yörünge bulmaya çalışıyordu

لا يزال الأكثر قبولًا من جميع المطالبات

yinede bütün iddialar arasında en kabul edilebilir olanı ise

يجد نفسه دائمًا مستثمرًا في جميع أعماله.

daha sonra ki bütün işlerinde de kendisine hep bir tane yatırımcı buluyor

كان على المدرس أن يقيم جميع الطلب.

Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.

تقريباً يحمل جميع السياح آلة تصوير معهم.

Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.

جميع اليابانيين تقريبا لديهم شعر داكن اللون.

Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.

ومن ثم انتشر في جميع أنحاء البلاد.

"Sonra ülke geneline yayıldı."

الشاي مشروب شعبي في جميع أنحاء العالم.

Çay dünyada popüler bir içecektir.

يعد كبار السن من جميع السكان في خطر،

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

وكالعديد من الشباب الناجحين في جميع أنحاء الكوكب،

Dünyanın her yerindeki başarılı genç insanlar gibi

‫ونأمل أن تطير جميع الحشرات في اتجاه الضوء،‬

böceklerin ışığa gelmesini ummak olduğunu düşünüyorsunuz demek?

يريدون الحصول على جميع المهارات التي يحتاجونها للمستقبل.

Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.

اقتحموا المستوطنة القبلية واستولوا على جميع مؤنهم الشتوية

Kabile şehrini yakıp yıktılar ve bütün kışlık levazımlara el koydular.

لأن السيد أخبرنا ذلك بالضحك على جميع أفلامه

çünkü usta bize bütün filmlerinde güldürerek anlatmıştı bu olayı

إذا كانت جميع المذنبات موجودة في سحابة أورت

bütün kuyruklu yıldızlar Oort bulutunun içerisindeyse

اتخذنا جميع التدابير ، ولكن ما هي هذه التدابير

Biz bütün önlemleri almıştık ama bu önlemler neydi

لذلك يتم بعد ذلك إنقاذ جميع Jomsvikings الآخرين.

Böylece diğer Jomsviking'ler kurtulur.

- هل أنهيت كل واجباتك؟
- هل أنجزت جميع فروضك؟

Bütün ev ödevini yaptın mı?

لذلك يقوم بتصفية جميع المعلومات وفقًا للصورة في أذهاننا،

Yani tüm bilgileri zihnimizdeki resme göre filtreler,

التقيت مع المراهقين من جميع أنحاء العالم، حيث شكلت

Ondan sonracığıma, Zonguldak'ta hep birlikte böyle çalışma grubu kurup

ومنذ ذلك الحين، وأخبارنا منتشرة في جميع أنحاء العالم،

Ve o günden bugüne, dünya genelinde televizyon,

‫النساء ، الرجال ، الناس من جميع‬ ‫الهويات الجنسية ، جميع الكائنات ،‬

hepimizin bir bütün olduğunu hatırlatıyor--

كما أنهم يتطلعون إلى تخليص جميع مركباتهم من الكربون.

ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar.

باختصار، هدد الخان بالدمار الرهيب، متعهدا بتحطيم جميع المساجد

Kısaca mektupta:Han,Sultan eğer Moğol hükmünü kabul etmez ise

تقريبا جميع شركات السيارات توقفت عن الإنتاج ، وأغلقت المصاريع.

Neredeyse tüm araç şirketleri üretim durdurdu, kepenk kapattı.

والناس من جميع أنحاء العالم المصابين بهذا المرض المريع.

ve dünyanın her yerindeki bu hastalıktan etkilenen insanlardan.

انطلقت الوحدات من جميع أنحاء أوروبا نحو نقطة الالتقاء

Avrupa birlikleri,

يأتي في اولوياتها انسحاب جميع القوات الاجنبية والمرتزقة من

. Önceliklerinden biri, tüm yabancı ve paralı askerlerin Libya'dan

الوقود الاحفوري مع ارتفاع استخدام الطاقة في جميع انحاء

altmış altı metre yükseltecektir . Dünya

قبل عام 2000 ، ضرب جميع اللاعبين تقريبًا كرات الجرح.

2000'den önce, neredeyse tüm oyuncular yara toplarına çarptı.

حفظ جميع من في الصف القصيدة عن ظهر قلب.

Sınıftaki herkes şiiri ezberledi.