Translation of "فعله" in Turkish

0.032 sec.

Examples of using "فعله" in a sentence and their turkish translations:

ما الذي بإمكاني فعله؟

Ne yapabilirim?

"ما الذي يمكنني فعله؟

''Ne yapabilirim?

‫هذا...‬ ‫هو فعله الأخير.‬

Bu... ...son eylemi olacak.

ما فعله لبعضهم البعض

birbirlerine neler yaptığı

ما الذي تنوي فعله؟

- Ne yapmaya niyet ediyorsun?
- Ne yapmak niyetindesin?

سأخبرك بما أريد فعله.

Ne yapmanı istediğimi sana söyleyeceğim.

ما الذي يجب عليك فعله؟

Peki ne yapmalısın?

وقلت: "ما الذي علي فعله؟"

ve dedim ki: "Ne yapmam gerek?"

فآخر ما نرغب في فعله،

Okyanusu temizlemek

هذا ما تحاول "الأوروغواي" فعله.

Uruguay'ın niyeti de bu.

أخبرنا توم بما علينا فعله.

Tom bize ne yapacağımızı söyledi.

حسنا. لنرى ما بإمكاننا فعله.

Peki. Ne yapabileceğimize bakalım.

هناك شيء يمكنك فعله للتخفيف منه.

onu azaltmak için yapabileceğiniz bir şey var.

سيرون ما كنت قادرة على فعله،

Bana baktıklarında neler yapabileceğimi göreceklerdi.

لكن ما نود فعله هو التنوع.

Yapmak istediğimiz şey çeşitlilik sunmak.

‫أدركت خنازير الماء ما يحاول فعله.‬

Kapibaralar onu fark etti.

أنا أعرف ما الذى تحاول فعله.

Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.

يبدو غامضا حول ما أراد فعله.

O, yapmak istediği şey hakkında kararsız görünüyordu.

لذا قام والداي بأفضل ما يمكنهما فعله

Bu yüzden ebeveynlerim düşünebildikleri en iyi şeyi yaptılar

لا أدري ما الذي كان يمكنني فعله

Ne yapabilirdim bilmiyorum,

ما قد فعله هو جمع 23 ملاكما

Yaptığı şey - 23 boksör görüyorsunuz -

ما أريد منكم فعله للخطوة الأولى هو :

Birinci adım olarak

"مالذي يمكنني فعله لكي يحدث ما أريد ؟"

"İstediğim şeyin olması için ne yapmam gerekiyor?"

إذن، ما الذي يجب على المجتمع فعله؟

Peki toplumun ne yapması gerekiyor?

وكان هناك شيءٌ واحدٌ فقط ينبغي فعله.

ve daha fazla yapılacak bir şey yoktu,

ما الذي يمكننا فعله أكثر حيال الضوضاء؟

Gürültüyle ilgili başka ne yapabiliriz?

كل ما عليك فعله أن تنتبه لنفسك.

Yapmanız gereken tek şey kendinize bakmaktır.

كل ما عليك فعله هو بذل جهدك.

Tek yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

ما الذي تحاول فعله؟ أتريدني أن أُجنّ؟

Ne yapmaya çalışıyorsun? Beni çıldırtmaya mı?

سامي لم يستوعب فعليا خطورة ما فعله.

Sami kendi eylemlerinin sonuçlarını tam olarak anlamadı.

- كل ما عليك فعله هو إخبار توم بأن يرحل.
- كل ما عليك فعله هو إخبار توم بأن يغادر.

Tek yapman gereken Tom'a terk etmesini söylemek.

تؤثر بشكل واضح على رؤيته وردة فعله حوله.

o rengi nasıl algılayacağını ve renge karşı tepkisini bariz bir şekilde etkiler.

أنكم فعلتم كل شيءٍ تستطيعون فعله لشخصٍ تحبونه.

sevdiğiniz biri için yapabileceğiniz her şeyi yaptınız.

وفعل الشيء الذي استطاع فعله، وكان ذلك التساؤل.

Yapabileceği tek şeyi yaptı, sorusunu sordu.

وهذا ما يمكننا فعله من خلال حوارنا معهم.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

في الواقع هذا هو بالضبط ما عليهم فعله.

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

كل ما علينا فعله هو أن نبتعد قليلاً

tek yapmamız gereken şey birazcık mesafeli olacağız

‫كل ما استطعت فعله حينذاك هو التفكير فيها.‬

O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.

- ليس هناك ما يمكنني فعله.
- ليس باليد حيلة.

Yapabileceğim bir şey yok.

كل ما عليك فعله هو أن تسمع بعناية.

Tek yapman gereken dikkatlice dinlemektir.

كل ما عليك فعله هو قراءة هاتين الصفحتين.

Yapman gereken tek şey bu iki sayfayı okumak.

تبدو وكأنك فعلت شيئا ما كان عليك فعله.

Yapmaman gereken bir şeyi yapıyormuşsun gibi görünüyorsun.

كل ما عليك فعله هو الضغط على الزر.

Tüm yapmanız gereken düğmeye basmaktır.

كل ما عليك فعله هو أن تكبس الزر.

Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.

في المقابل، اسئل عن ما يمكنك فعله لغيرك.

Bunun yerine diğer insanlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız.

الذي قرر بليتو فعله هو دعوة صديقه القديم، سقراط،

Plato'nun yapmaya karar verdiği şey eski dostu Socrates'ı çağırmak

كلّ ما تحاول تلك النسوة فعله هو المضي قُدمًا.

O kadınlar sadece iyi olmaya çalışıyorlar.

الآن ، يفكر المسؤولون فيما يمكنهم فعله للحد من المسافة.

Şimdi, yetkililer mesafeyi sınırlamak için neler yapabileceklerini düşünüyor.

وتخبر بقية الأجزاء في عقلك بما يجب فعله وجسدك كذلك.

ve beyninize ve vücudunuza ne yapmanız gerektiğini söyler.

من الواضح أن هذا العمل ليس لك. ماذا تريدين فعله؟"

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

أفضل ما يمكنهم فعله هو الانتظار حتى تقع الكارثة الحتمية

Yapabilecekleri en iyi şey, kaçınılmaz felaketi bekleyip

لا يوجد شيء لا تستطيع المرأة فعله بعد أن تريد

Bir kadının istedikten sonra yapamayacağı şey yoktur zaten

- أخبرني ما الذي يمكنني فعله لمساعدتك.
- قل لي كيف أساعدك.

Bana yardım etmek için ne yapabileceğimi söyle.

- لا أعرف ماذا أفعل.
- لا أعرف ما الذي عليّ فعله.

- Ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne yapılacağını bilmiyorum.

لا خيار أمامي سوى فعل كلّ ما طلبوا منّي فعله.

Bana yapmamı söyledikleri he şeyi yapmaktan başka seçeneğim yoktu.

ولكنَّ الشيء الوحيد الّذي اعتقدتُ أنّه بمقدوري فعله في ذلك الوقت

ama o zamanlar yapmayı düşündüğüm tek şey

هذا آخر شيء أتذكر أنني حاولت فعله قبل أن أفقد الوعي

Bilincimi kaybetmeden önce en son hatırladığım şey buydu.

لكن في الواقع سأرى ما يمكنني فعله لجعل هذا لا يُنسى ".

Ama aslında bunu unutulmaz kılmak için ne yapabileceğime bakacağım. "

كل ما عليك فعله هو حفظ هذه الجملة عن ظهر قلب.

Tüm yapmanız gereken bu cümleyi ezbere öğrenmek.

كل ما أستطيع فعله في الوقت الحالي هو الجلوس هنا والإستماع.

Şu anda tüm yapabileceğim burada oturmak ve dinlemek.

و أنا أظن أنّ ما يجب علينا فعله هو الأخذ بتلك الكلمتين،

Bence yapmamız gereken şey bu iki sözü almak

- ليس شيئًا يمكن لأيّ شخص فعله.
- ليس أمرًا هيّنًا على أيّ شخص.

Bu herhangi birinin yapabileceği bir şey değil.

- ماذا عليّ أن أفعل؟
- ما الذي عليّ فعله؟
- ماذا علي أن أفعل؟

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapmak zorundayım?

- ما الذي عليّ فعله الآن بعد أن سجّلت؟
- ماذا أفعل الآن بعد أن أصبحت عضواً؟

Artık kayıtlı olduğuma göre ne yapmam gerekiyor?

- ماذا عليّ أن أفعل؟
- ما الذي عليّ فعله؟
- ماذا أفعل الآن؟
- ماذا علي أن أفعل؟

Ne yapmalıyım?

- كل ما أستطيع فعله هو الإنتظار.
- لا يسعني إلا الإنتظار.
- لا يمكنني إلا الإنتظار فحسب.

- Sadece bekleyebilirim.
- Ben sadece bekleyebilirim.