Examples of using "الوحيدة" in a sentence and their turkish translations:
hem de daha az söylemektense
Eğitim mutlu olmalarının tek yolu.
Odadaki tek kadın bendim.
Bu sahip olduğum tek kameradır.
Onun tek hobisi pul toplamaktır.
eğer Sierra Leone Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak seçilseydim,
Tek işleri, tesisi parçalara ayırmak
Onun aklında bunlar var olan tek kategoriler.
Onları aşan tek tür biziz,
kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.
Fakat buradaki tek avcılar foklar değil.
Tek faydası ufkunu genişletmişti o insanlar
Karşı karşıya olduğumuz tek sorun bu değil.
Güç, onların anladıkları tek dildir.
hayatta kalmanın tek yolu
Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek,
Fakat bu tablonun tek özelliği bu da değil
Tom'un iyi olduğu tek spor tenistir.
ve beyazlar tarafından kabul görmenin tek yolu
Eğitim fakirlikten çıkmanın tek yolu.
Bu problemin şairlere özgü olmadığını biliyorum.
-Nasıl? -Yudum yudum. İçmenin tek yolu bu.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
bu durumdan kurtulmanın bire yöntemi ise sadece şu
Bu zafer için Napolyon sonunda ona Mareşal'in copunu verdi -
büyük erozyonu ve adalar. Ay, yeryüzünden tamamen gizlenme tehdidi altındaki tek Arap ülkesidir
çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.
Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.
Sol kanadı tutan zırhlı Sırp Şövalyeleri,
Bunu yapabilmemin tek yolu, okyanusta olmaktı.
Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.
Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.
Fillerinin çoğunu kaybederek(büyük ihtimalle biri hariç hepsini) Hannibal için en büyük kayıp bu oluyor Trebia'da.
Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.