Translation of "الشعور" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "الشعور" in a sentence and their turkish translations:

هو الشعور بالتواصل.

insanlarla aramızdaki bağdır.

يبعث الشعور بالصدمة.

beni her defasında sarsıyor.

عن ذلك الشعور،

O duygu,

ستفقدين ذلك الشعور.

Hisler geçecek

أدركت هذا الشعور.

O hissi tanıyordum.

هل تعرفون ذلك الشعور ؟

Bu hissi bilir misiniz?

هل تعرفون هذا الشعور؟

Bu his tanıdık geldi mi?

بدأت في الشعور بالتحسّن.

gerçekten de daha iyi hissetmeye başladım.

أنا أعرف هذا الشعور.

Bu hissi biliyorum.

وأنا أدرى بهذا الشعور.

Bu hissi biliyor muyum?

‫يمكنها الشعور بوجود الأسود،‬

Aslanların etrafta olduğunu sezebiliyorlar.

ألا تستطيع الشعور به ؟

Onu hissedemiyor musun?

نحن بالتأكيد نريد الشعور العاطفي

Biz kesinlikle duygusal anlamda hissetmek isteriz.

حتى تستطيع الشعور بالوئام العقلي.

böylece zihnimiz zihinsel uyum içinde hissedebilir

متنقلة بين الشعور بالخوف والشجاعة

12 günlük yolculuğa çıkabilmek için

مرةً أخرى، الشعور بالضوء والشفافية.

Işık ve şeffaflık hissi.

‫لكن يمكن للبقية الشعور به.‬

Ama tehlikeyi sezen başkaları var.

لن أنسى ذلك الشعور أبدا.

O duyguyu asla unutmayacağım.

أظن أنه ذلك الشعور بعدم الانتماء

Bence bu, yetersizlik duygusuydu,

وهذا الشعور ظل معي لشهور كثيرة.

ve bu his aylarca benimle kaldı.

أعتقد أن بإمكانكم تفَهُّم هذا الشعور.

Bence hissettiklerimi anlıyorsunuz.

هو الشعور بالقلق من الخطوة القادمة.

gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.

‫واقع الأمر أنه يمكنني الشعور بذلك.‬

Aslında bunu hissedebiliyorum. Şimdiden daha serin.

للتخلص من هذا الشعور غير المريح،

Bu sıkıntıdan kurtulmak için,

‫ويمكنني الشعور بذلك، بين لحظة والأخرى،‬

Bunu an be an hissedebiliyordum.

‫ما علمتني إياه هو الشعور بأنني...‬

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

كما نوضح الشعور بالوحدة في العلاقات أيضًا،

Ayrıca ilişkilerdeki yalnızlığı,

كم هو لطيف الشعور بالارتياح، أليس كذلك؟

Ne kadar da rahatlatıcı, değil mi?

هو الشعور بأنني أستطيع التواصل مع الآخرين

diğer insanlarla bağlantı kurabilmem ve belki onları daha az

‫أبدأ في الشعور بالرهاب من الأماكن المغلقة.‬

Klostrofobim artmaya başlıyor.

ولا توجد طريقه معينة لإرجاع ذاك الشعور".

ve onları geri getirmenin bir formülü yok."

ورأيتُ أيضاً أن بسبب الشعور بالخوف والذنب،

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

‫لمساعدة أنفسهم ‬ ‫على عدم الشعور بالعطش الشديد.‬

eskiden kullandıkları bir yöntem.

الزهايمر مرض يحصل ببطئ وبدون الشعور به

Alzheimer hastalığı yavaşça ve hissedilmeden oluşur.

هناك شيء ما يقيدك، يمنعك من الشعور بالفرح.

Sizi engelleyen, çok mutlu olmaktan alıkoyan bir şey var.

لا أتمنى لأي أحد أن يجرب ذلك الشعور.

hiç kimsenin asla yaşamasını dilemediğim bir duygu.

لم يكن بوسعي سوى الشعور بأنني سأرتكب خطأ

hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

واعلم أن هذا الشعور الذي تشعر به الآن،

Şuan hissettiğiniz şey,

‫لا شيء يضاهي ذلك الشعور في العالم كله.‬

Bundan daha müthiş bir duygu yok.

ويمكنهم الاستماع لمدة ثلاث - أربع دقائق دون الشعور بالملل.

sizi sıkılmadan 3-4 dakika dinleyebilirler.

‫يمكنني حقاً الشعور بالتيار الصاعد‬ ‫القادم من هذه الجروف.‬

Şu tepelerden gelen hava akımını hissedebiliyorum.

نحن لا نلوم التكنولوجيا على انعدام ذلك الشعور بالوفاء.

Bu vefasızlık için de teknolojiyi suçlamıyoruz.

أنا متأكد أن الكثير منكم يبادلونني نفس الشعور، صحيح؟

Sanırım çoğunuz benim gibi hissediyor, değil mi?

قال لي: أصلًا الشعور بالتوتر عند التحدث أمام الجمهور

Dedi ki ''Zaten topluluk karşısında konuşma heyecanı duymanın

وهي مؤثرة لأن تجربتنا في الشعور بأننا قديرون في العالم

Önemliler çünkü; dünyada, hayatta bir gücümüz olduğunu hissetmek

و وصمة العار الموجودة هناك اليوم هو الحديث عن الشعور بالوحدة

Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.

يتم الشعور به في الجسم الأول على هيئة إحساس جسماني أو بدني

ilk önce, vücudumuzda bedensel veya fiziksel bir his olarak ortaya çıkar.

‫وتعرف كيف يكون الأمر ‬ ‫عندما تبدأ في الشعور بالجوع، ‬ ‫ثم تشعر بالضعف.‬

Acıkmaya başladığınızda, kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

‫وتعرف كيف يكون الأمر عندما‬ ‫تبدأ في الشعور بالجوع، عندها تشعر بالضعف.‬

Acıkmaya başladığınızda kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

تكون أول خطوة في سبيل التغلُّب على هذا الشكل من الشعور بالوحدة قد تمَّت.

bu yalnızlık biçiminin üstesinden gelmesi için ilk adım atılmış oluyor.

بدافع الشعور بالذنب أو اليأس ، أو بشكل أقل معقولية ، قُتل على يد عملاء الملك الفرنسي.

suçluluk ya da çaresizlikten ya da daha az makul bir şekilde, Fransız kralcı ajanlar tarafından öldürüldüğüne inansa da .