Translation of "يعيشون" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "يعيشون" in a sentence and their turkish translations:

يعيشون في الجوار

mahallede oturuyorlardır

هم يعيشون هناك

Onlar orada yaşıyor.

والناس الذين يعيشون مع العواقب.

ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

ولكن لماذا يعيشون في الليل

fakat neden gece yaşadıklarına dair

نلقي نظرة ونرى كيف يعيشون؟

Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?

هُم يعيشون فى نفس الولاية.

Onlar aynı devlette yaşıyorlar.

يعيشون فى أدغال أمريكا الوسطى والجنوبية

Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar

كم من الناس لا يعيشون بينكم؟

aranızda yaşamayan kaç kişi var acaba?

إنهم يعيشون على ظهر هذه اليرقات

bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

يعيشون في مؤسسات مماثلة لدور الأيتام،

yetimhane gibi kurumlarda yaşıyor,

الناس يعيشون في جميع أنحاء العالم.

İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.

كأشخاص يعيشون في دولته، هل تقاسمنا حصتنا؟

Onun ülkesinde yaşayan insanlar olarak kendimize bir pay çıkardık mı?

سواء للأشخاص الذين كانوا يعيشون في جماعات

hem de en önemlisi dışlananlar için

وتنتهي عند بشر يعيشون على كوكب آخر.

ve insanların başka bir gezegende yaşamasıyla son buluyor.

الذين يعيشون في منطقة (هندو كوش هيمالايا)،

Hindukuş-Himalaya bölgesinde,

الناس الذين يعيشون المصب سيتأثرون أيضًا بشدة.

Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.

7% من مواطنينا يعيشون في فقر مدقع

vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu,

هناك سبعة مليارات نسمة يعيشون في العالم.

Bu tablo dünyada yaşayan 7 milyar insanı temsil etsin.

توم وماري لا يعيشون فى نفس الولاية.

- Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
- Tom ve Mary aynı eyalette yaşamıyorlar.

وأكثر من نصف البشرية يعيشون على هذه المساحة

İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor,

10% من سكان العالم يعيشون في فقر مدقع

aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u

37% من سكان العالم يعيشون في فقر مدقع

aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si

مع ثلثي سكان العالم الذين يعيشون في الديمقراطيات.

şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.

وعن التجارب الذين يعيشون بها فى ذلك الحي.

inişli çıkışlı tecrübeleri hakkında konuştu.

الناس الذين يعيشون في منطقة أورفا يعتبرونها مقدسة.

Urfa bölgesinde yaşayan insanlar o bölgeyi kutsal kabul ediyorlar

لا أحد من زملائي يعيشون بالقرب من هنا.

Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.

- يعيش البدو في الصحراء.
- البدو يعيشون في الصحراء.

Bedeviler çölde yaşar.

منع الناس من القدوم إلى المنطقة التي يعيشون فيها

insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

نعتقد أن 40% من الأفارقة اليهود المشتتين يعيشون هنا.

Afrika diyasporasının en az yüzde 40'ı bu bölgeye yerleşti.

كان الجاكسونيون يعيشون في بوسطن قبل الانتقال إلى هنا.

Jacksonlar buraya taşınmadan önce Boston'da yaşadılar.

بالطبع هناك الكثير من الناس الذين يعيشون وحدهم وليسوا وحيدون

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

تقريباً في كل حالة، كان المرضى يعيشون بالقرب من مركز الزلزال.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

إنها تروي قصةً عن هوية الأشخاص الذين يعيشون في ذلك الكوخ.

kulübenin içinde yaşayan insanların kimliği hakkında bir hikâye anlatır.

يعيشون على ارتفاع مترٍ واحدٍ فوق مستوى سطح البحر. ما يعني

, deniz seviyesinin iki veya on metreye çıkması halinde katliam

- هل يسكنون بالجزائر؟
- هل يعيشون في الجزائر؟
- هل يقطنون في الجزائر؟

Cezayir'de mi yaşıyorlar?

بالنسبة للوالاشيين الذين يعيشون في بلغاريا منذ عصر الداتشي هي ايام مباركة لهم

Daçya zamanından beri Bulgaristan'da yaşayan Eflaklılar için bunlar kutsanmış günlerdi.

لكن مع الوقت اكتشفت أن العديد من الأطفال يعيشون في أوضاع مريبة بالأحياء الفقيرة.

Ama sonra mahallelerde yaşayan, ilköğretimi bile bitirmeye şansı olmayan

يواجهون فرقًا زمنيًا يبلغ 2000 جزء من الثانية وفقًا للأشخاص الذين يعيشون في العالم

dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar