Examples of using "يعيشون" in a sentence and their turkish translations:
mahallede oturuyorlardır
Onlar orada yaşıyor.
ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.
fakat neden gece yaşadıklarına dair
Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?
Onlar aynı devlette yaşıyorlar.
Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar
aranızda yaşamayan kaç kişi var acaba?
bu tırtılların sırtında yaşıyorlar
yetimhane gibi kurumlarda yaşıyor,
İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.
Onun ülkesinde yaşayan insanlar olarak kendimize bir pay çıkardık mı?
hem de en önemlisi dışlananlar için
ve insanların başka bir gezegende yaşamasıyla son buluyor.
Hindukuş-Himalaya bölgesinde,
Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.
vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu,
Bu tablo dünyada yaşayan 7 milyar insanı temsil etsin.
- Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
- Tom ve Mary aynı eyalette yaşamıyorlar.
İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor,
aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u
aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si
şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.
inişli çıkışlı tecrübeleri hakkında konuştu.
Urfa bölgesinde yaşayan insanlar o bölgeyi kutsal kabul ediyorlar
Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.
Bedeviler çölde yaşar.
insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek
Afrika diyasporasının en az yüzde 40'ı bu bölgeye yerleşti.
Jacksonlar buraya taşınmadan önce Boston'da yaşadılar.
Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.
kulübenin içinde yaşayan insanların kimliği hakkında bir hikâye anlatır.
, deniz seviyesinin iki veya on metreye çıkması halinde katliam
Cezayir'de mi yaşıyorlar?
Daçya zamanından beri Bulgaristan'da yaşayan Eflaklılar için bunlar kutsanmış günlerdi.
Ama sonra mahallelerde yaşayan, ilköğretimi bile bitirmeye şansı olmayan
dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar