Examples of using "ولكنهم" in a sentence and their turkish translations:
Ama bunları övmüyor, hikâyeleştiriyor.
Ama bana küçük bir parça güvence verdiler.
ama kuleyi tamamıyla yükseltemeyecekler.
Ama bir kere bu gücü bulduklarında mucizevi şeyler yapıyorlar.
şeker değil ama yağmuru sevmiyorlar galiba
Şimdi anlamıyorlar, bu rakamların ne olduğunu bilmiyorlar ama anlayacaklar.
ama bu diğer mültecileri de etkiliyor.
Ancak Pekin'deki tüm kömür santrallerini kapattılar.
Biraz eski moda gibi ama o zamanlar bunun bir nedeni vardı.
ama tek yaptıkları 72 saat geçmeden onu tekrar sokağa bırakmaktı.