Examples of using "واسعة" in a sentence and their turkish translations:
Allah'ın arzı geniştir.
on kilometre genişliğinde bir kaya
New York caddeleri çok geniştir.
değersiz ve yanıltıcıdır.
-- bu da, ülke çapında büyük protestoları fitilledi
Ben geniş cepli bir ceket giyiyorum.
Çatışma hızlıca büyüyor, ve araziye yayılıyor.
Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.
Eğer doğruysa bunu destekleyen geniş ölçekli bulgu var mı?
Elçilerin öldürülmesi Han'ı çok kızdırmıştı ve savaş hazırlıkları hemen başladı.
Polonya ve Baltık'ta, Rus ordusu büyük bir yenilgi dizisi çekti,