Translation of "هذا هو" in Turkish

0.064 sec.

Examples of using "هذا هو" in a sentence and their turkish translations:

هذا هو.

Bu kadar.

هذا هو الوضع.

Durum bu.

هذا هو بيتي.

Bu benim evimdir.

هذا هو الحال.

Durum budur.

هذا هو الباقي.

İşte paranızın üstü.

هذا هو منزله.

O, onun evidir.

هذا هو الطريق المسدود.

Böyle kördüğüm olur bırakılır.

هذا هو بيتنا الوحيد.

Dünya bizim tek evimiz.

هذا هو رهاني الأكبر.

Bu benim en büyük bahisim.

هذا هو أصغر جيل

Bu en küçük jenerasyondur,

هذا هو الاختبار الموّحد.

Tek tipleştirilmiş bir test.

‫هذا...‬ ‫هو فعله الأخير.‬

Bu... ...son eylemi olacak.

هذا هو المشروع الأمريكي

Amerikan projesi bu

هذا هو مصدر الغذاء

besin kaynağı budur

هذا هو المعتقد الشاماني.

İşte bu Şaman inancıdır

هذا هو عدد الشامان

İşte bu da Şaman adeti

أليس هذا هو الشيء؟

Şey değil mi bu

هذا هو الحال بالفعل

İşte gerçekten durum böyle

هذا هو وادي تيم.

Burası Thame vadimiz.

هل هذا هو الحب؟

Bu aşk mıdır?

هذا هو الخيار الوحيد.

Bu tek alternatiftir.

إذن هذا هو تتويبا.

Bu yüzden o Tatoebadır.

هذا هو اسمي العائلي الياباني:

Bu benim Japonca soyadım.

هذا هو أملي الحقيقي حاليًّا.

Umudum bu yönde.

أليس هذا هو نفسه اليوم؟

günümüzde de hala aynı değil mi

هذا هو بالضبط الأمر المنتقد

tam olarak eleştirilen düzen ise buydu

هذا هو كارون ملك ليديا.

İşte o Lidya'nın kralı bu Karun

هذا هو الاعتقاد الشاماني تماما

bu tamamen Şaman inancıdır

ولكن هذا هو اعتقاد شامان

Ama bu Şaman inancıdır

إذا كان هذا هو المعبد

eğer ki burası tapınak ise

بالنسبة لي، هذا هو النجاح.

Bu benim için bir başarıdır.

مايك، هل هذا هو كتابك؟

Bu senin kitabın mı, Mike?

هذا هو الفرق بيني وبينك

Senin ve benim aramdaki fark budur.

هذا هو سر الوظيفة المرضية.

Tatmin edici bir mesleğin sırrı budur.

هذا هو ما يسمى بالانحياز التأكيدي.

Buna doğrulama yanlılığı denir.

هذا هو ما يسمى بالتحيز الذاتي.

Buna kendine hizmet eden ön yargı denir.

وبالنسبة لي، هذا هو تعريف الإنصاف.

Benim için adaletin tanımı bu.

‫حسناً، هذا هو الخندق لوضع الزلاجتين.‬

Tamam, kayaklar için oyuğu kazdım.

كو:هذا هو مجتمعي، هذا هو الكوهلشن.

Cohh: İşte bu benim topluluğum; bunun adı Cohhilition.

‫وبالتالي، هذا هو خط الشمال والجنوب.‬

Ve dolayısıyla bu da kuzey-güney hattım.

هذا هو الحدث الموصوف في القرآن

Bu Kuran'da anlatılan olay

في الواقع هذا هو اختيار طبيعي

aslında bu bir doğal seleksiyon

هذا هو معنى التجمع في الأربعين

Kırkında toplanmanın manası da budur

هذا هو نهاية العالم التي نعرفها

bu bizim bildiğimiz kıyamet

‫الأخطبوط الشائع، هذا هو الاسم العلمي.‬

Bilimsel ismi Octopus vulgaris.

هذا هو المكان الذي يعيش فيه.

Bu onun yaşadığı yer.

هذا هو الفتى الذي أفكر به.

Bu hakkında düşündüğüm çocuk.

- هذا هو السؤال.
- هذه هي المسألة.

Soru bu.

هي مريضة. هذا هو سبب غيابها.

O hasta. Bu yüzden gelmedi.

أليس هذا هو سبب تواجدكم هنا اليوم؟

İşte bu yüzden bugün burada değil misiniz?

والإجابة على هذا هو أن هذه الإسفنجات

Cevap şu ki bu süngerler

هذا هو المكان الذي يحدث فيه التحول.

Değişimin gerçekleştiği an budur.

وتذكري أن هذا هو جيل الجسم المتنوع.

Unutmayın, bu farklı vücutların, çeşitliliğin olduğu bir nesil.

ليس هذا هو الشعار الوحيد بهوية مشتركة.

Paylaşılan kimliğe sahip tek logo bu değil.

ولكن هذا هو العالم الذي نعيش فيه،

Ancak içinde yaşadığımızı dünya bu

ولكن لم يكن هذا هو الحال دائمًا،

Ama durum, her zaman böyle değildi

أليس هذا هو المغزى من كل هذا...

Tüm mesele de bu değil mi --

وأظن ليس هذا هو طرح الأسئلة المزعجة.

zahmetli soruları sormak ise bunların arasında olmasa gerek.

إذن هذا هو هيكل القصص، أليس كذلك؟

Yani hikâyelerin yapısı bu, değil mi?

يُخيّل إليّ أنّ هذا هو همّه الرئيسي.

Bana kalırsa onun en büyük derdi bu olmalı.

هذا هو وقت البدء في طلاء الجدران.

zaman duvarları boyama zamanı.

ربما هذا هو السبيل لتفسير نشأة القمر.

Ay'ı açıklamanın yolu belki de buydu.

هذا هو المنهج الذي يعرفه جميع المحترفين.

Hemen hemen bütün profesyonellerin öğrenme yaklaşımı bu.

هذا هو النص الذي تم تعليمه لنا.

Bize verilen senaryo buydu.

هذا هو تماما انعكاس الشامانية في الإسلام.

Tamamen Şamanizm'in yine İslamiyet'e yansımasıdır bu

هذا هو الأثر الذي خلفه ، نسميه غيبوبة

bu arkasında bıraktığı ize ise koma diyoruz

هذا هو بالضبط ما يتعين علينا حله

İşte tam olarak çözmemiz gereken şey de bu

هذا هو الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله.

Yapılacak doğru şey bu.

هذا هو أفضل كتاب قرأته في حياتي.

O şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.

هذا هو الكتاب الذي قلت لك عنه.

Bu sana bahsettiğim kitap.

هذا هو السبب أن أُشارك هذه الأخبار.

Bu nedenle bu haberi paylaşıyorum.

هذا هو أطول إنسان رأيته في حياتي.

Bu, gördüğüm en uzun adamdır.

في الحقيقة، هذا هو سبب وجودي هنا.

Aslında burada olamamın nedeni bu.

هذا هو القاموس الذي حدثتك عنه البارحة.

Dün sana bahsettiğim sözlük bu.

هذا هو الوقت الذي يصل فيه عادة.

Bu onun normal geldiği zamandır.

هذا هو الإنسان الذي كان يتحدث في خيمته.

O çadırında konuşan insan bu işte.

حسنًا، هذا هو ما يسمى تحيز الإدراك المتأخر.

İşte buna geri görüş ön yargısı denir.

هذا هو ما يخلق البيئة التي تتقبّل الصراحة

Bu, kendini ifade etmek için gerekçe oluşturur.

ليس هذا هو الشأن في الأثر الفوري فقط،

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

هذا هو المكان الذي يتصدر القائمة بالنسبة لي.

İşte benim listemin başında olan bir yer.

‫ولكن ربما يكون هذا هو الخيار الأكثر أماناً.‬

Ama daha güvenli olabilir.

‫هذا هو نوع الأشياء‬ ‫الذي تعلق فيها الحيوانات،‬

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

‫هذا هو نوع الأشياء‬ ‫الذي تُحاصر فيها الحيوانات،‬

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

من وجهة نظري، هذا هو ما يجسد القيادة:

Aklımda, liderlik budur;

هذا هو السبب في أن الأعمال التجارية موجودة.

Şirketlerin var olmasının sebebi de bu.

في الواقع هذا هو بالضبط ما عليهم فعله.

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

و هذا هو الجزء حيث أدق حدةٍ للبصر،

ve bu bölüm en net görüş keskinliğine sahip.

لا تأتوا بهذه الفكرة. ليس هذا هو القصد.

Öyle bir fikre kapılmayın. Niyetimiz bu değil.

وفكرت: " هل هذا هو أفضل ما سأصل إليه؟"

Kendime dedim ki: "Gelebileceğim en iyi nokta bu mu?''

هذا هو السبب في أن القمر مليء بالفوهات.

Ay'daki kraterlerin sebebi de bu.

يا إلهي هذا هو السؤال الصحيح لألف سنة

hay aklınla bin yaşa işte doğru soru bu

هذا هو السبب في أهمية الجمعية التاريخية التركية

işte Türk Tarih Kurumu bu yüzden çok önemlidir

هذا هو النوع الذي هو دائمًا موضوع أفلامنا.

bizim hep filmlerimize konu olan da bu türlerdir

هذا هو الإضراب الذي بدأته مجموعة من الناس

işte o bir grup insanın başlattığı grev

هذا هو أول دليل على الحياة في Göbeklitepe

yani göbeklitepe yerleşik hayata geçmenin ilk kanıtı

ولكن ربما هذا هو أهم شيء في حياتنا

Ama hayatımızdaki belki en önemli şey bu

هذا هو أكبر دليل على السفر عبر الزمن.

Zaman yolculuğuna en büyük kanıtta budur zaten

هذا هو دليل Epic History TV لمشاة نابليون.

Bu, Epic History TV'nin Napolyon'un Marshals rehberidir.