Examples of using "ملابس" in a sentence and their turkish translations:
ve üzerimize ilginç kostümler giyeriz.
Tom'un giysilerinin modası geçmiş.
Sami karısının kıyafetlerini giymişti.
Sami orada Leyla'nın elbiselerini gördü.
Tom genellikle pahalı giysiler alır.
ve iki milyondan fazla sahte tekstil ürünü ele geçirildi
Sami'nin gardırobunda elbise yoktu.
gardrop Fuat'ı hepimiz hatırlarız her halde
Karlı bir günde yüksek kademeli Osmanlı subayı olarak giyinmiş olan Vlad
Sami kendini soğuktan korumak için kalın kıyafetler giymişti.
Philip seni bulduğunda, saklanmış çaresiz serseriydin